2009 model Fiat Uno

Fiat"ın atılımları devam ediyor. Fiat"ın yatırımcıları bilgilendirmek için yaptığı toplantıda eski CEO ve yeni pazarlama müdürü Luca De Meo, İtalyan firmanın gelecek planlarıyla ilgili iki önemli detayı kamuoyu ile paylaştı. Fiat"ın yapacağı bir çok yeniliğin de paylaşıldığı toplantıda en çok dikkat çeken şey ise Fiat"ın 2009"da üretmeyi planladığı B-Compact ve CX-Over otomobiller oldu.

B-Compact Punto"nun selefi olan Uno segmentinde, bir başka ifade ile Grande Punto ile Panda arasındaki bir segmentte olacak. Pazara 2009"da çıkarılması planlanan B-Compact, iki farklı versiyonu, düşük yakıt tüketimi ve makul fiyatıyla dikkat çekecek. Böylece Fiat"ın küçük otomobil sınıfında 4 farklı modeli olacak: A segmentinde Panda ve 500 ve B segmentinde Uno (B-Compact) ve the Grande Punto.

Luca De Meo"nun verdiği bilgilere göre bir diğer model de 2010"da pazara sunulması planlanan kompakt cver CX-Over. Fiat"dan yapılan açıklamaya gore 4,5 metre uzunluğunda olan CX-Over, hem bir SUV"a hem de bir MPV"ye benziyor. Hem iki çeker hem de dört çeker versiyonları olması planlanan CX-Over 22.000–30.000 € arasında bir fiyat ile satılacak ve Ford Kuga ve Nissan Qasqhai gibi rakiplerle yarışacak.

Hyundai Accent makyajlandı

Hyundai Accent anavatanı Güney Kore'de makyajlı yüzüyle görücüye çıktı. Güney Kore'de Verna ismiyle satılan otomobilin makyajlı versiyonu sergilendi. Neredeyse bütünüyle yenilenmiş gibi görünen otomobil daha dinamik bir ön yüze kavuşmuş. Ön tampon ve radyatör ızgarası değiştirilmiş. Arka tamponda da yeniliğe gidilmiş.

İç mekanda ekipmanlar güncellenmiş. Artık USB girişi ve subwoofer standart olarak sunulacak. Göstergelerin yeşil arka planı da maviye dönüştürülmüş. Otomobilde ayrıca ECO Asistanı ismi verilen ekonomik sürüş konusunda sürücüyü yönlendiren bir sistem de standart olarak bulunacak.

Makyajlı Accent'in Türkiye ve Avrupa pazarlarına gelişi 2010 yılını bulacak.

2009 model yeni Toyota RAV4

Aracın fiyatının 70 bin 500 TL'den başladığı vurgulanan açıklamada, iç mekândaki donanımların arttığı belirtildi.

2009 model yeni Toyota RAV4 'ün konforlu iç mekanı, şık deri döşemesi, zekice yerleştirilmiş bölmeleri yolculukların daha keyifli ve zevkli geçmesini sağlıyor. Kokpit son derece fonksiyonel ve sportif; göstergeler ve düğmeler zekice ve maksimum kullanım kolaylığı sağlayacak şekilde tasarlanmış.

Donanım yenilendi
Yenilenen Toyota RAV4, donanım seçeneklerine eklenen bluetooth, otomatik yanan farlar, hız sabitleme sistemi, yan aynalarda sinyal lambaları ve kendiliğinden kararan iç dikiz aynalar ile daha konforlu; karartılmış camlar, yeni iç döşeme renkleri ve alüminyum alaşımlı jantlar ile daha şık.

Tek dokunuşla katlanan koltuklar
Toyota Easy Flat™ koltuk sistemiyle arka koltuklar tek bir dokunuşla katlanarak çok daha geniş ve tamamen düz bir bagaj alanı sağlanıyor.

Aktif Tork Kontrollü 4WD Sistemi, Araç Denge Kontrol (VSC) ve Elektronik kontrollü direksiyon sistemi (EMPS) ile yüksek sürüş güvenliğine sahip olan RAV4'de sürücü ve yolcu için ön – yan hava yastığı; ön ve arka yolcular için perde hava yastığı ,sürücü için diz hava yastığı, ABS, EBD, BA ve TRC gibi aktif güvenlik sistemlerine eklenen aktif kafalıklar sunuluyor. Yeni Toyota RAV4 Otomatik şanzımanlı 2.0 lt 152 HP'lik benzinli motorla satılacak. RAV4 Temmuz'un ikinci haftası itibariyle Toyota Plazalarda yerini alacak.

Dacia Sandero - 2009 Model

Dacia Sandero - 2009 Model: dacıa sandero den sonra o giriş in logan her dacıa her 2005-logan_1. 4_mpı her , logan mcv her dacıa her 2007-logan_mcv her , logan karavan her dacıa her 2007-logan_van her ve logan kamyonet her dacıa her 2008-logan_pıckup her , dacıa devam et e genişlet onun menzil ile o bırakma in a generously-dımensıoned, fıve-door hatchback. Sandero Yeni gelmiş kimse, imal edilir. Pıtestı, romanya vede yarar sağla. Her temel kalitelerden sahip ol ol a ayar damgası in o dacıa değiş. olarak adlandırılan geniş kamara boşluk bırak, a yüksek yük kapasitesi ve sağlam inşa. Dacıa sandero, ilerledikçe haziran 2008ye başlayan avrupalı pazarların çoğunluğuda devam edecek ve, gibi dacıada diğer modeller, değişdiği gibi, çok avrupa ülkeleride three-year her 100.000km garanti süresi ile eşsiz teçhizat her fiyat oranı geri gitecek. Dacıa sandero, hem dinamizm hem de sağlamlık nakleden bakışlar istemek ile çağdaş hatchback olarak göze batar. Karoser ile harmonıouslyu karıştıran ön özellikler çağdaşı, anlamlı headlamps ve ızgara ve tampon Yan yollar, kalkık dalgayı oluştururlar ve, katılığın etkisinin altına destek koyarlar, borda koruyucu şeritleri ( versiyona göre )ye dikkat çekmeye değer teşekkür ederler. Arka stil vermesi, cömertçe oranlı, geniş ve yapılı taşıt aracının duygusunu güçlendirir.

Volkswagen Passat CC - 2009 Model

Volkswagen Passat CC - 2009 Model: Volkswagen passat cc Volkswagen, passat ccin dünya galası ile yıl 2008yiyi açıyor. Tanımlama özellikleri zekice davranış & eacute ; tasarla. Dört ile henüz, kapı. etkili konfor sağla, henüz saf dinamik ; Henüz, sportif iç, uzlaşmalar olmadan boşluk bırakır. Bu tersilerin karşılıklı etkilemesi, bu Concept ile araba ile sonuçlandı ve tasarım, ana görüşün ötesinde yeni dersi kurar. Aynı anda passat cc, yüksek sınıf motorlar ( 220 kilowatt her 300 pse 103 kilowatt her 140 ps ) ve yenilikçi yardım ve sürme dinamik sistemler ile yenilikçi teknolojik platformdur. Bu, "lane assıst" dar yol tutma sistemide önce dünyayı içerir. o "dynamıc sür control" ktronik şase kontrol sistemi. Hiç daha az yenilikçi Mesafe indirme "front assıst" durmak ile "park assıst" park yardımcısı ve "acc otomatik mesafe control" "lane Assıst" Passat ccte bu aktif dar yol tutma sistemi, bu taşıt aracı sınıfıda tek dünya çapındadır. o otomatik olarak countersteers de en kısa zamanda o passat cc ayrıl onun dar yol istemeyerek ; Uygunluk ve güvenlikde gerçek kazanç Bütün kazalar kapsayan zararlarının 14 yüzdesi hakkında, sürme dar yoldan ayrılan taşıt aracının yanında sebep olunul. "lane Assıst", indirme bu kaza oranına katılacak. Sırası gelmişken eğer sürücü, kasten değişiklik dar yollarını dönüş sinyaliyi kurarsa, "lane assıst", araya girmez.

Hyundai Accent Era

Hyundai Accent Era, dış ve iç görünümünde yapılan yeniliklerle ve dizel motor için sunulmaya başlanan otomatik şanzıman seçeneğiyle yollara çıktı. Türkiye’de Türk tüketicisinin istek ve beklentileri doğrultusunda üretilen ve güvenliği, ekonomikliği, pratikliği, performansı, konforu ve tasarımıyla dikkat çeken Hyundai Accent Era’nın dış görünümünde krom kaplamalı yeni ön ızgara, beyaz renkli reflektörlere sahip ön farlar, yeni tip 5 kollu alaşım jantlar, Start ve Team donanım paketlerinde gövde renginde, Select ile Style donanım paketlerinde ise krom görünümlü kapı ve bagaj kapağı çıtaları kullanılıyor. Accent Era’nın iç görünümünde ise mavi aydınlatmalı göstergeler, yeni konsol rengi ve koltuk desenleri kullanılıyor.



Accent Era’daki bir diğer önemli yenilik ise, daha önce sadece 1.4 ve 1.6 litre benzinli motorlarda alınabilen otomatik şanzımanın artık 1.5 CRDi-VGT dizel motorla da birlikte alınabilmesi. Accent Era’nın kendini kanıtlamış olan 110 PS gücündeki güçlü ve ekonomik dizel motoru dört kademeli yeni otomatik şanzımanıyla 100 km’de ortalama 5,9 litre yakıt tüketiyor. Accent Era’yı 0’dan 100 km/s hıza 12,7 saniyede çıkaran bu şanzıman 182 km/s’lik de maksimum hız sunuyor.


Accent Era’da Start, Team, Select ve Style olmak üzere dört farklı donanım paketi sunuluyor. Start paketinde manuel klima, sürücü havayastığı ve aktif gergili emniyet kemeri, üç noktadan bağlı arka emniyet kemerleri, kaza anında katlanabilen direksiyon mili, darbe anında açılan kapı kilitleri, arka koltuklarda hareketli koltuk başlıkları, immobilizer, gövde rengi tamponlar ve yan koruma çıtaları, yükseklik ayarlı direksiyon simidi, USB ve harici bağlantılı radyo/CD/MP3 çalarlı müzik sistemi, elektrik kumandalı ön ve arka camlar ve çift kademeli yükseklik ayarlı sürücü koltuğu standart olarak sunuluyor. Team paketindeyse bu donanımlara ek olarak gecikmeli sönen iç aydınlatma, uzaktan kumandalı merkezi kilit ve alarm, direksiyondan kumandalı müzik sistemi ve klima standart olarak alınabiliyor. Team paketinde isteğe bağlı olarak EBD (Elektronik Fren Gücü Dağılımı) destekli ABS fren sistemi (1.6 lt benzinli Team’de standart), yolcu havayastığı ve otomatik şanzıman da alınabiliyor.




Accent Era’nın Select paketindeyse tüm sayılan donanımlara ek olarak harita okuma lambaları ve güneş gözlüğü saklama bölmesi, sürücü koltuğunda kol dayama yeri, arka bardaklıklar, gövde rengi dış aynalar ve kapı kolları, yolcu havayastığı ve aktif gergili emniyet kemeri, elektrik kumandalı ve ısıtmalı yan aynalar, dijital bilgi ekranı, elektronik kontrollü tam otomatik klima ve nem sensörü alınabiliyor. En üst seçenek olan Style paketindeyse ayrıca metal görünümlü orta konsol, elektrikli açılır tavan, yan ve perde havayastıkları, deri direksiyon simidi ile vites topuzu ve alaşımlı jantlar ekleniyor.


Yenilenen Hyundai Accent Era’ya 20 bin 300 TL’den başlayan fiyatlarla sahip olunabilirken 1.5 CRDi-VGT dizel motorla sunulan otomatik şanzıman seçeneğinin fiyatları, donanıma göre 26 bin 100 TL ile 31 bin 50 TL arasında değişiyor.

Hyundai Excell

hyundai accent çıkmadan önce türkiye piyasasında satılan ve görüntü olarak accent'den daha güzel olan bir araç. pek fazla özelliği olmayan orta sınıf bir otomobildir. s coupe adında bir de spor modeli vardı.

son olarak 1994'de üretilmiş, ülkemizde tek motor seçeneği 1500 cc karbüratörlü olup yurtdışında enjeksiyonlu modelleri bulunan, yere fazla yakın ama kullanımı çok rahat olan, yaşıtları ve fiyatına göre hem alımı hem kullanımı ekonomik ve iyi özellikler sunan bir otomobil.


90lı yıllarda hem 91 model LS, hem de 94 model GLS benzinli Hyundai Excel arabalarım oldu. O yıllarda özellikle GLS modelinde var olan özellikleri ve konforu bir başka ithal arabada o fiyata bulmak çok zordu.Direksiyonu rahattır Bu yüzden İstanbul-Çanakkale ve TEM oto yolunda ciddi iki kaza atlattım. Takip etmediğim için şu anki piyasasını bilemiyorum, ancak bakımlı ve temiz bir Excel GLS bulursanız almanızı önerebilirim. Belki yedek parça sıkıntısı çekebilirsiniz

gls lerin hepsinde klima yok
tutulanıda 1.5 gls dir
muayenelerde sorun çıkabilir masrafı bol olabilir

2010 Model Audi A7

Audi 2010 yılından itibaren Mercedes-Benz CLS, BMW 8-serisi ve Jaguar XJ ile rekabet edeceği yeni modeli a7 hakkında ilk bilgiler gelmeye başladı.

4,900 mm uzunluğa sahip olacak aracın motor seçeneklerinde benzin ve dizel seçenek bulunacak. Dizel motor seçenekleri 2.7 litre, 6 silindir ve çift turboşarjlı 3.0 litre, 6 silindir. Benzinli seçenekleri ise çift turbolu 2.8 FSI ve 3.0-litre TFSI, 6 silindir ve 4.0 litre TFSI 8 beygirlik motora sahip olacak. Tüm modeller arasında 6 ileri manuel, dual-clutch 7 ileri ve klasik otomatik vites seçeneği olacak.

4 kapılı coupe gövde stili ve tasarımıyla gelecek nesil sedan otomobiller hakkında adeta yol gösterecek olan Audi A7′ nin segmentini domine edeceği şimdiden Avrupa basınınca belirtiliyor.

2010 Tucson Özellikleri

2010 Tucson Özellikleri

2010'da satışa sunulacak yeni Tucson, Koreli üreticinin Almanya'daki ofisinin önünde fotoğraflandı

Prototip model üzerindeki plastik kaplamalara rağmen aracın üretim modeli hakkında bazı ipuçları veriyor.

Farkı tavan çizgisi ile daha sağlam görünün yeni Tucson, şu anki nesille karşılaştırıldığında bir SUV’dan çok crossover modeline benziyor.









Ayrıca aracın iç tasarımını da fotoğraflanmış. Ön konsol revizyondan geçirilmiş gibi görünüyor. Orta konsol i30’un tasarım çizgisine fazlasıyla benziyor.

Gelecek nesil Kia Sportage ile aynı platformu paylaşan Tucson, aynen şu anki versiyon gibi önden çekişli ve dört çeker versiyona sahip olacak.

Gelecek nesil Tucson’da 200 HP güç üreten 2.0 litre turbo şarjlı 4 silindirli bir motor kullanılacak. Avrupa ve diğer önemli pazarlarda Tucson’un yeni geliştirilen turbo dizel 2.0 ve 2.2 turbo dizel versiyonları görev alacaklar. Bu motorlar sırasıyla 184 HP ve 200 HP güç üretiyor. Her iki motorda da 6 ileri manuel veya 6 ileri otomatik şanzıman seçeneği bulunuyor.

Mercedes-Benz GLK 350 4MATIC - 2010 Model

Mercedes-benzde ek. Bremen, almanyada Saldırgan stil verme ve tek kişilik ile onun. denge sağla. emin bulunma, o glk-class şüphe bırakma hakkında onun amaç e fethet o yoğun ödül suv . Diğer sımılar-sızed taşıt aracıların göreceli olarak yumuşak formları, grevden farklı keskinde, glkin açısal profili, rekabet dışında onu kurar. Sıkıca biçim çatısıda steeply-raked sinek teliden entegre arka yağmacısına, bölümlere ayır, yeni mercedes glkin boğaya benzeyen şekili, güç ve çevikliği önerir ve, g-class yankılanır. Mercedes-benz suv ailesinin ıconıc öncüsü Mercedes-benz tasarım şef prof zindan pfeıffer, ekler. Suvda kalite testi olan biçim ikonu yaratdığımız g-class ile, geçmiş için 30 yıl tasarla. birleştir bu cesur kavram ile o en son mercedes-benz tasarım deyim yap o glk a taşıt aracı in gerçek karakter. güzel oran ( uzunluk 178. 3 inç, genişlik 72 4 inç, yükseklik 66 9 inç ) ve stil verme birleştir klasik köşeli şekil. bulunulan ayıran tasarım özelikleri ile birlikte. Çağdaş mercedes-benz yolcu arabasısıda Gergin çizgiler ve geniş, genişleyen yüzeyler, uygun off-road taşıt aracının geleneksel özelliklerini karıştırırlar, kısa çıkıntılar, dik ön uç gibi, çatı sütunları zayıfla ve steeply, sinek telini tırmıkla topladı. cömert açı in yaklaşım ve ayrılma birleştir etkili yerden yükseklik izin ver o glk. Işık off-roadıngı kolaylıkla ele almak için On-road o temizle plan denmek o dış ve iyi her yer görülebilirlik birleştir a komuta eten oturacak yer yerleştir. Günlük pratikliği arttır. Sık şehir trafiğide hatta, sürme gevşe. Lüks, feature-rıch iç glk, standart teçhizatın uzun listesi, bu taşıt aracı sınıfıda tipik bulunmuş kapsayan ayrıntılar övünmezler. İçinde two-zone otomatik iklim kontrol sistemi, ayarlanabilir direksiyon mili, elektrik kuvvetiyle ayarlanabilir yükseklik ile koltukların önünde bulunurlar ve sırtı dayayacak şey, açı verir ve sürücünün koltuğu için çift taraflı ayarlama ile kullanım kılavuzu bele ait desteği, glkde bütün standartdır. Hands-free sistemi ve merkezi 5-ınch renk göstergesi için cep telefonular, mikrofon için standart entegre bluetooth ara birimi, iç randevuların listesi v.yuvarlaklaş:adj.yuvarlakır. 2010 mercedes-benz glk, her etkili tasarım özellik taşı r ve diğer mercedes-benzde bulunulan güvenlik teknolojisi, pencere hava yastıkları olduğu gibi standart ön ve kenar hava yastıklarını kapsayarak, modeller. arasında onun çok. konfor sağla. Uygunluk özelliği, iki eıght-ınch ekranı, telsiz kulaklık ve entegre dual-source dvd oyuncusu özellik taşı yen mevcut arka koltuk eğlence sistemidir. Glk dışın ayıran bakışları, seamlessly kesiksiz ınsıde-dirler. Lüks materyallar ve ile, kesin ayrıntı.

2010 Model, Hyosung GT 250R

Hyosung, 2010 Model GT 250R 'ı hayranlarının beğenisine sundu..

Alt sınıf kullanıcıların büyük ilgi gösterdiği bu yakışıklı Kore'li, gösterişli Motorsiklete sahip olmak isteyen kullanıcıları tatmin edecek kadar etkileyici görünüyor..

2010 Model GT 250R 'ın yenilenmiş özellikleri arasında, yenilenen Projeksiyon özellikli Farlar ve ağırlık merkezini daha dengeli hale getiren Şasi bulunmaktadır..

Amerika'da piyasaya çıkış fiyatı 4.000 Dolar olarak belirlenen yeni GT 250R, şimdiden hayranları tarafından merakla beklenmekte..

2010 model Ford Fusion özellikleri

Ford Fusion 2010 Ford Fusion şimdi galerilerinde birçok değişiklikler Yeni Fusion, daha fazla güç, yeni bir spor model ve gaz yaygın beklenen ilk / elektrik Fusion Hibrid yenilenmiş bir görünüm kazanacak.

Hemen yeni Fusion hissedilir onun üç-bar krom ızgara ile yeni ön ucu bak, daha maço görünümlü büyük foglamps düşük hava giriş, hem de yeni açısal farlar olduğunu. Sonuç, bir daha net, daha önce ne bir adil ortalama arıyor sedanda olduğu sportif görünüyor.
Olan Fusion için yeni Motor Ford’un kompakt SUV, iyi kabul Ford Escape ödünç vardır. Ve 160 beygir gücü 2,3 litre 4 Değiştirilmesi silindirli bir motor 175 beygir gücü 2,5 litre 4 silindirli olduğunu. Dışı Spor V6 modelleri artık 240 beygir gücü, bir önceki 221 beygir gücü V6 yerine 3,0 litre motor ile donatılmıştır.

Ve yeni Fusion Sport modeli 3.5 litre V6 263 horsepower.The V6 miktarlar ile gelir de E85-etanol karışımlı yakıt çalışan kapasitesine sahiptir.

Yeni Fusion Hibrid ve Spor modelleri, S, SE ek ve seviyeleri geri düzeltin SEL.

2010 Ford Fusion by bigmikelakers.

Bile temel düzeyde Fusion S modeli, güç doorlocks, refueling, capless çekiş kontrolü, ABS ve 16 inç jantlar aynalar klima, Elektrik ön cam, güç dahil standart özellikleri ile birlikte geliyor.

(Güncelleme: Mevcut ekonomik kriz tüm automakers için yüksek risk ve çok zor bir satış ortamı teşkil etti. Araç satış plunging edilmiştir. In fact, Ford’un satışları geçen ay bir kuyruklu 30,6% dalmış.

Bu artı tarafta, ancak, büyük bir fırsat tüketiciler için çok etkili İnternet fiyat pazarlık yapmak. İşte yeni Ford Fusion en iyi fiyat almak için en yeni araç, özellikle mevcut yavaş ekonomik ortamda verilen satın alma stratejisi hakkında bir makale.)

Bu SE modeli S ile aynı özelliklere sahip ama 17 inç jantlar, altı Sirius Uydu Radyosu ile Stereo hoparlör ekler ve 3.0-litre V6 için bir seçenek. Bu SE üzerinde ek bir seçenek Ford Senkr 2.0, ses-cep telefonları ve MP3 çalarlar için arayüz etkinleştirilir.

Ek özellikler SEL modeli standart sunulan Senkr 2.0, yedi renkli ışıklandırma sistemi, deri koltuklar ve direksiyon simidi, Keyless giriş, çift bölgeli iklim kontrolü, otomatik farlar bulunmaktadır. Seçenekler (), herhangi bir trafik aracı doğru hareket tespit ettiğinde V6, bir ters-algılama sistemi dahil tüm-wheel-drive, Sony ses sistemi ve GPS.

Yeni 2010 Fusion Sport 3.5 litre Duratec V ile donatılmıştır-6 motoru, aksanlı deri (mavi ya da siyah) kırmızı, krom iç giydirme, 18 inç jantlar ve çift egzos. All-wheel-drive opsiyonel olarak GPS ve Sony sestir.

2010 Ford Fusion Hybrid 2.5 litre 4 çalışan silindirli benzin motor, elektrik motorlu birleştiğinde, ya da her ikisinde birden hızlanma ve yakıt verimliliğini artırmak dengelemek için çalışıyor. Bu Hibrid Fusion modeli sürekli değişken otomatik vites (CVT) ile donatılmıştır.
The Fusion Hibrid bir elektrik modunda 47 MPG kadar işlem yapabilir. Bu oldukça yüksek olduğu ve yaklaşık 700 kilometre uzaklıktaki bir tankı seyahat aralığı ulaşmak için araç sağlar.

Gaz Kilometre açısından ise Ford henüz numaraları yayınlanan değildir olarak, “sınıf” performans vaat lider ve en az 5 MPG olan Camry Hibrid fazla (ki en az 39 MPG şehir at) anlamına gelir. AutoBlogGreen.com test Fusion Hibrid verdim ve 43,1 MPG var.

Bu Hibrid da SmartGauge, LCD çok futuristik görünümlü sistemi ile donatılmış olan hızölçer iki tarafta izler. Bu bir ilginç ve çekici “EcoGuide” yeşil sürüş alışkanlıkları üzerinde koç sürücüleri için canlı animasyonlarla. Ayrıca istediğiniz araç işlemleri hakkında ne veri görüntülemek için tekrar düzenlenebilir.

2010 model KİA’lar görücüye çıktı

Koyuncular Kia Satış Müdürü İsmail Özdiken, “Kia markasının B segmentindeki başarılı temsilcisi Rio modelinde, Ağustos ayı boyunca ÖTV yüzde 18 oranında uygulanıyor.” dedi.
Özdilek yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Kampanya kapsamında Kia Rio 1.4 lt. benzinli Sedan Basic paketi sadece 19.437 TL’ye sahip olabilirsiniz. Stil, konfor, performans, güvenlik ve zerafetin bir araya geldiği Kia Rio, ülkemizde Sedan ve Hatchback kasa tipi, 1.4 lt. benzinli ve 1.5 lt. dizel motor seçenekleri, düz ve otomotik vites versiyonları ile satışa sunuluyor. 
Kia Rio sunduğu sürüş, güvenlik ve donanım özellikleri ile esnek ve konforlu bir sürüş keyfi yaşatıyor. Basic, Trend, Comfort ve Advance olarak 4 donanım paketi ile müşterilerin beğenisine sunulan 2010 model Rio’lar Ağustos ayı boyunca 19.437 TL’den başlayan rekabetçi fiyatlara sahip. Kia cee’d SW’nun üçüncü donanım paketi olan Consept donanım paketinde ise, Motion donanım paketinde yer alan özelliklere ek olarak 16”çelik jant, otomatik klima, hava kalite kontrol sistemi, deri direksiyon simidi, deri vites topuzu, deri el freni ve EPS bulunuyor. Kia markasının hafif ticari araç modelleri olan K2500 ve K2700’lerde ise Temmuz ayında uygulanan yüzde 0 ÖTV ve 1.000 TL değerinde takas desteği kampanyasına Ağustos ayında da devam ediliyor. Kampanya kapsamında ayrıca, BP’den 1.000 TL değerinde akaryakıt ve iki adet Avon Lastik hediye ediliyor. 
Rekabetçi fiyatı, ekonomik kullanım özellikleri, sağlam gövde yapısı, performansı, donanımı, binek otomobili aratmayan konforu ve Çelik Motor’un yaygın servis ve bayi ağının verdiği güvence ile ticareti kolaylaştıran K2500 TCI ve K2700 modelleri, şimdi çok avantajlı fiyatları ve cazip fırsatları ile sizlerisatış mağazamız bekliyor. Ayrıca 1.24 oranlarla 72 aya kadar taşıt kredisi kullanma imkanları da Koyuncular Kia’da.”

2010 Model 308 RCZ

2010 Model 308 RCZ
Eylül ayında düzenlenecek olan Frankfurt Motor Show oldukça hızlı ve otomobil severler açısından oldukça doyurucu bir fuar olacak.
Bir çok marka yeni modellerini tanıtmak için Frankfurt'u bekliyor.

Bu markalardan biri de Peugeot. Audi TT'ye rakip olarak hazırlanan 308 RCZ'nin örtüsünü Frankfurt'ta kaldırmaya hazırlanan Peugeot lansmandan öce 308 RCZ'nin unutulmaması için bir kaç fotoğraf daha yayınladı.

RCZ ismi Peugeot için bir ilk. Tek veya çift sıfırlı model isimlerinin yerine ilk kez harfli model adı kullanan Peugeot ayrıca tanıtımından sadece iki yıl sonra tanıtılması ile de en hızlı geliştririlen modellerden biri.

2010 baharında satışa sunulması planlanan 308 RCZ 2+2 kişilik oturma düzenine sahip. Heyecan verici bir sürüş yaşatacağı söylenen 308 RCZ, tasarımı ile heyecanlandırdığı sürücüsünün üst düzeyde kaliteye sahip iç mekan beklentisini de karşılayacak.

RCZ'nin 308 ailesinin üst sınıf motorlarına ek olarak 250 beygir gücünde yeni bir motora sahip olacağı söyleniyor. Bu motorların arasında torklu ve verimli motorlarda bulunacak.

Frankfurt otomobil severler için oldukça verimli bizler içinse oldukça yorucu geçecek. Bir çok markanın heyecanla beklediği Frankfurt Motor Show'un en çok konuşulan modellerinden biri kesinlikle bu Fransız coupesi olacak....

2010 Model YENİ FORD Transit CONNECT Özellikleri-Resimleri ve Fiyatı kaç para

Ford araçlarının ve Türk mühendislerin gururu Ford Connect modelli aracın 2009 modeli çıktı. Geliştirme çalışmaları da Türk mühendisler tarafından yapılan araç satışa sunulmadan ilgi ile karşılanmaya başlandı.

FORD CONNECT 2009 ÖZELLİKLERİ NELER?

Yeni Transi connect şekillenen iç ve dış hatlarının yanı sıra, ABS ve yol bilgisayarı başta olmak üzere Bluetooth ve Türkçe sesli kontrol sistemi, otomatik ön farlar, sensörlü yağmur silecekleri ve kendiliğinden kararan iç dikiz aynası gibi opsiyona sahip.

Araç, standart ön/arka fren, ABS ve sürücü hava yastığıyla, yokuş kalkış yardımı destekli ESP fren sistemi, yan hava yastıkları gibi opsiyonlarla güvenlik sunuyor. 1.8L Lynx motoruyla Yeni Transit Connect, 3 farklı motor seçeneğiyle (75 PS, 90 PS, 110 PS) sunuluyor.

2009 Model FORD YENİ CONNECT Fiyatı Kaç Para?

Ford Otosan Kocaeli Fabrikasında yapılan Yeni Transit Connect, 22 bin 480 liradan başlayan fiyatlarla satışa sunuldu.

Tanıtımdan önce 1000 aracın satıldığını teknoogle olarak belirtmekte yarar olduğunu düşünüyoruz. Bu aracın diğer ford araçlarında olduğu gibi oto pazarında büyük yer edeceğini tahmin etmek hiç de güç değil.

2010 Model Jaguar XJ Özellikleri Resimleri – Jaguar Xj Fiyatı

2010 Yeni Jaguar XJ; Dünyanın önde gelen otomobil devlerinden biri olan Jaguar, 2010 model yeni otomobili XJ’yi kamuoyuna tanttı.

Dış tasarımında çift yuvarlak fardan vazgeçilen yeni Jaguar XJ’nin iç mekanında ahşap kaplamadan da fazlasıyla faydalanılmış. Bunun yanı sıra kullanılan alüminyum şase sayesinde XJ, 150 kilogram daha hafifletilmiş

jag-2-2009

Fiyatı: 67000 $ Dolarlık bir fiyat etiketiyle kullanıcılara sunulan ve ön sipariş alımına başlanan yeni Jaguar XJ’lerin yollara çıkması ise 2010 yılını bulacak.

Toyota 4x4 Land Cruiser'la Yüz Yüze

Toyota amblemli kontak anahtarını yuvasına sokup çevirince amortisörlü direksiyon yerinden çıkıp bıraktığınız kullanım açınızdaki yerini buluyor. Olağanüstü yalıtım, izolasyon sayesinde dış dünyadan irtibatınız tamamen kesiliyor, ne bir ses, ne de bir nefes duyulmuyor. Motorun çalışıp çalışmadığını bile göstergelere bakmasanız fark edemiyorsunuz. Koskoca V8 motor çalışmaya başladığı an en ufak bir vibrasyon araç içinde hissedilmiyor. Geniş mekan dayalı döşeli mobilyalı lüks bir salonda oturuyor, kuleye çıkmışçasına balkondan çevreye bakar gibi bir panorama seyrederek bu konforda yol almanızı sağlıyor. Yola hakimsiniz. Göremediğiniz kör nokta katiyen yok. Yüksekten bakıyor, trafikte ne olup bittiğini an be an yaşıyorsunuz. Nereye giderseniz gidin en farklı, en lüks, en dikkat çekici araç sizinki oluyor. Land Cruiser'in haşmetli ve görkemli görüntüsü nedeniyle diğer araçlar arkanıza ve yanınıza fazla sokulmuyor, çoğu zaman geçiş hakkı, saygı gösteriyorlar. Land Cruiser farkını yoldan çıktığınız andan itibaren daha belirgin hissediyor ve tanık oluyorsunuz. Aracın muhteşem süspansiyonu, 4 tekerleğin zemine intibakı, en kötü şartlarda bile aynı konforun araç içinde devam edebiliyor olması, hiç bir problem yaşatmayan güçlü motorun ihtiyaç duyduğunuz kadar güçünü ortaya çıkarıp asfaltta gidercesine hızla yol alabilmenizi sağlıyor. Tüm engelleri off-road şartları öylesine rahat geçiliyor ki hiç bir stres, gerginlik, tedirginlik, tereddüt yaşamıyor, adeta motorun kuvvetine ortak olup Land Crusiur gücünü bünyenizde hissediyorsunuz. Araç değerini hak ettiğini ispatlıyor, kalitenin farkını göstere göstere gözler önüne seriyor.
Boyu tampondan tampona 4.89 m, neredeyse 5 metre. Kavun, karpuz büyüklüğünde taşlarla kaplı Ağva'nın Kilimli Koyu kumsalına inen yolda aracın cd yuvasına rock grubu Deep Purple'nin The Book of Talıesyn albümünü yerleştirdim, seçtiğim parça ise "River Deep Mauntain High" oldu. Parçanın ismi ve ana temasında olduğu gibi Nehir Derin Dağ Yüksekti , ama ne gam bende test için doğa şartlarına meydan okuyan TOYOTA Land Cruiser tank vardı!.


Her Koşulda Land Crusier ile Konforun zirvesinde
www.sihirlitur.com sitesinin isminin doğduğu The Beatles'in Magical Mystery Tour CD sini yanıma almış, dünyanın bu en ünlü grubunu, türünün en mükemmel aracı Toyota Land Cruiserin CD çalarında ve de Abant yolunda dinlemenin uygun olacağını düşünmüştüm. Otobanda hiç anlamadan 190 km hıza ulaştığımı fark ettikçe süratimi sık sık düşürerek Bolu Dağı rampasını düz yol rahatlığını aşıp, adeta yokuş aşağı iner gibi çıkarak Abant'ın 21 km lik yoluna girdim. Play tuşuna bu noktada bastım. Yolun her iki yanında yeşilin tonları, sararmış, yer yer kızarmış yaprakların panoramasını seyrederek hoparlörlerden dökülen notaların eşliğinde "The fool on the hill", "Penny Lane", "Strawberry Fields Forever" adlı parçalarla göl çevresini konforun zirvesinde dolaştım. Yolunuz ne kadar uzun olursa olsun aracın çevreye yüksekten bakan geniş iç hacmi sayesinde yorgunluk hissedilmiyor. Elektrik kumandalı ısıtmalı ön koltuklar ileri geri, aşağı yukarı, sırt kanepesi istediğiniz açıya ve ısıya ayarlanabildiği gibi arzu ederseniz arka koltuklarla bitişip adam boyu yatak bile olabiliyor. Bagaj taşıyabileceğiniz kadar malzeme için hacimlenirken, ihtiyaç duyduğunuz her şeyi elinizin altında bulabiliyorsunuz. Önde ve arkada bardaklıklar, çeşitli bölümlere gizlenmiş saklama gözleri, kabin içinin sürekli tertipli, düzenli olmasını kolaylaştırıyor, aradığınızı aradığınız yerde bulabiliyor, dağılmıyorsunuz. Ön kontrol panelinden ve direksiyondan kumandalı müzik sistemi araç kullanmayı daha zevkli hale getirirken ses kalitesinin yüksek performansı zevkinizi daha da artırıyor. Arka koltuklarda oturanlar için özel müzik seçenekleri de sunuluyor. Tüm sistem içinde kasetçalar, radyo tercihleri cevaplanabiliyor, Otomatik Ses Seviye Ayarı sayesinde sürüş koşullarından etkilenmiyor. Bütün bu konfora Moon-roof ve tavan konsolunu da ortak etmek isterseniz, düğmeye küçük bir dokunuşla gökyüzünü seyretme imkanı bulunuyor, içeriye istediğiniz kadar ışık alabiliyorsunuz. Araç kullanımını parmaklarınızın ucunda hissettiğiniz sürücü koltuğunda yükseklik ve derinlik ayarlı hafızalı direksiyon sistemi sürüş kolaylığı sağlıyor. Toyota Land Cruiser'in zeminden yüksekliği, ön ve arka taşmaların kısa tutulmuş olması, tasarımın üstün başarısı sayesinde 45 dereceye ulaşan dik rampaları, hatta engebeli satıhları dengeyi koruyarak aşabiliyor, yolu sıkıca kavrıyor, kumlu veya çamurda ortamlarda çekiş gücünü yitirmeden kendinizi güvende hissetmenizi sağlıyor. Land Cruiser sizi hem konforun, performansın zirvesine hem de dağlara, göklere çıkarıyor.!


Tarihi İpek Yolunda Land Cruiser ile yolculuk
İpek Yolu üzerinde kanyon yatağına kurulu, uzaklardan pek görünmeyen Mudurnu' nun tarihi evleri konakları arasında geçit veren daracık sokaklarından, köprülerinden Land Crusier ile geçip bu defa İlçenin tamamını seyredebileceğim Mudurnu da 134 yaşına kadar yaşamış olan Filibeli Hoca'nın türbesinin bulunduğu "Şehri-Umran tepesine çıkıp İlçeyi bir de bu yükseklikten seyrettim. Hızımı alamadım, araç bozuk araziye kent içinde gösterdiği konforunu fevkalade taşıyordu, hakkını vermek gerek diye düşündüğümden olsa gerek Mudurnu'dan ayrıldıktan hemen sonra yolu asfalt olmayan, zorlu bir parkur sayılabilecek Sülüklü Göl'ü hedefledim kendime. Zorlu etap dediysem normal araçlarla da çıkıyordum aynı göle. Yalnız bu defa farklıydı, otomobilin altını vurmayayım diye birinci vitesle yavaşça geçtiğim rampalarda, virajlarda Land Cruiser'in tekerlekleri yolu altımda geriye doğru itip üstünden pençelerle atlayarak geçiverdik. Sabır taşı virajları 10 dakikada bitirip zirvede ki gölün kıyısına ulaştık. Aracın broşüründe görmüş inanmakta tereddüt etmiştim. Land Cruiser krokide 45 derece açıyla yan yan gidiyordu. Bakalım öylemiydi denemeye karar verdim. Gölün yamacına dayandım, yamuk zeminde denge denemesi yaptım, ileri gittim, o açıda durdum, inip fotoğraf çektim, sonra bindim geriye taktım, aracın içinde yan yan giderken tavana baktım, tekrar inip karşısına geçip tekrar baktım, velhasıl Land Cruiser'in düz duvara bile tırmanacağına inanmaya başladım. Yumuşak ve istikrarlı bir sürüşün gerektirdiği tüm teknolojilere sahip, kent içi trafiği ya da arazide olsun 4x4 sınıfının performans ve kullanım standartlarını belirleyen, aktif yükseklik kontrol sistemi (AHC) gerçek bir off-road sürüşü için gereken tüm özellikleri sağlayan Land Cruiser'i, gölün kıyısına çekip müzik sisteminde çalmakta olan Blues kralı John Mayall'ın müziği eşliğinde, özelliklerini bir de şiir gibi gölün suya vuran yansımasında düşünerek seyrettim.


Land Cruiser ile piknik'den gece dönüşü
Kent yaşamı içinde yorulup, beton kuleler, asfalt yollardan uzaklaşıp toprak, çayır, çimen zemin özlenir olur bazen. Uygun havalarda yemyeşil halı gibi uzanan çimlerde unda balık gibi yuvarlanmak, yeşil sahalara yayılmak, yolu, geçidi olmayan keyif köşelerine çekilmek istenir. Böyle yerler görür, aracımızla orada olmak için adeta içimiz erir, fakat ya binek tipi yere yakın araçlarımızla kasisleri, dereleri, engebeli araziyi aşamayız, ya da araç hasar görür endişesi ile aklımızın kaldığı o güzelim yerleri pas geçeriz. Oysa Land Crusier için böyle bir çekince yaşanmıyor. Yolun kalitesi ne olursa olsun, sizi arzu ettiğiniz noktaya ulaştırıyor, mutlu ediyor. Hem de beraberinizde istediğiniz eşyanızı götürebilecek kadar büyük hacimli bagajı ile. Bu botunuz, spor takımınız, müzik grubunuzun enstrümanları bile olabiliyor� Müzik demişken Polonezköy'ün sonsuzluğa uzanan yemyeşil çayırlarına, yemyeşil tepelerine Toyota 4x4 Land Cruiser ile girdim. 60 lı yılların müziğine ilgi duyanlar bilir Ray Davies, Dave Davies kardeşlerin grubu The Kinks 'in "Willage Green", "Sunny afternoon" adlı melodileri eşliğinde yol alarak arazinin zevkini yaşadım. Land Cruiserin yeryüzünün en zorlu arazilerinde kusursuz performansını sergileyişine, gerçek sürüş keyfini yaşatıp, tam anlamıyla bir yol makinesi olduğuna tanık oldum. Size yolların tek hakimi olduğunu vaat edip akabinde ispatlayan araç mevsim şartları ne olursa olsun ciğerlerinize en uygun havayı teneffüs edecek şekilde konumlanabiliyor. Ön ve arka koltuktaki yolcular için ayrı ayrı hazırlanmış klima sisteminle koltuk pozisyonu ve dış hava koşullarından bağımsız olarak eşi benzeri olmayan bir konfor sağlıyor. Yüksek kapasiteye sahip havalandırma kanalları ile kabin içi sabrınıza uyum sağlayacak hızda ısıtılabiliyor veya soğutulabiliyor. Sürücü koltuğunda ön panel ortasında yer alan düğmeler ile amacınıza kısa sürede ulaşırken arka koltuk yolcuları tavan kontrol ünitesi sayesinde klimayı kontrol edebiliyor. Bütün bu olup bitenler sırasında, Land Cruiser'in ana gösterge panelinde görüş rahatlığı sağlayan optitron göstergeler hız ve devir kadranlarının yanı sıra yakıt düzeyi, ısı, yağ basıncı ve voltaj bilgilerini sürücünün rahat görebileceği şekilde yansıtıyor. Bir başka deyişle beyaz ötesi ultra beyazlıkta, hafif uçuk floresans mavilik ve sedefli fosfor renkli olarak tanımlamaya çalıştığım kadranlarda tüm yazılar sayesinde gece yolculukları sihirli bir dünyada yapılıyor. Gökyüzünde yalnız gezen yıldızları anımsatırcasına aracın içi ışıl ışıl görünürken, yol yorgunu bile olsanız asla dinginliğinizden kaybetmiyor, yıldızlaşan ışıklar uykunuzu getirmiyor, uyarıcı olup, sürekli dinç olmanızı sağlıyor�

Land Cruiser'un şemsiyesinde yolculuk.
Kış mevsiminde yağmur, kar yağıyor diye eve kapanacak halimiz hiç yok, hele tüm hafta boyu çalışıp hafta sonunu iple çekiyorsanız sevdiklerinizle veya yalnız kent dışına çıkmak kaçınılmaz oluyor. Eğer sizi üzmeyecek yolda bırakmayacak, tamirci aratmayacak bir aracınız varsa yağmurun, rüzgarın, fırtınanın bile zevki bir başka oluyor!
İşte böyle bir gün çıktım yola Toyota Land Cruiser ile, nasıl bir yağmur derseniz, anlatması zor, cam sileceği ikinci kademe çalışıyor! Buna yağmur demektense gökyüzü delinmiş su akıyor ifadesi bence daha doğru. Yanıma ne alsam diye hiç düşünmedim CD hazırdı, Mr Credence'nin temiz su topluluğu Credence Clear Water Revival grubunun, Yağmuru kim durduracak "Whole Stop The Rain" adlı parçası çalmaya başladığında keyfime diyecek yoktu. Yağmur durmasa da Land Cruiserin damına vuran su damlalarının çıkardığı romantizmi körükleyen ses Erkin Koray'ın şarkısında olduğu gibi aşka davet edici, kışkırtıcı aynı zamanda terapi seansı gibi sakinleştirici, dinlendirici özellikler taşıyordu!. Tavan yüzeyi diğer araçlara oranla daha geniş ve yüksek olunca, her türlü hava koşulunda güven veren Land Cruiser içinde manzaraya karşı yağmur sesi dinlemek de bir başka oluyor!
Türkiye'nin bir çok yolunda asfalt balık sırtı gibi kambur değil, avuç içi gibi iç bükey döküldüğü için yağışlı havalarda yüzeyde su birikiyor, bu sular içinden geçen araçların etrafa fışkırttığı sulardan etkilenmeden yol alıyor, yüksekten bakış avantajını bu tür havalarda Land Cruiserde daha fazla fark edip yararlanıyorsunuz. Arka camda bulunan cam sileceği ihtiyaç halinde direksiyon gövdesine monte kumanda kolunu sağa ve sola bükerek temiz su atmasını ve çalışmasını sağlıyor, ön silecekleri yağmur şiddetine göre seçenekleri kullanabiliyorsunuz.
275 / 65 R 17 lastiklerle yere basan, 96 litre yakıt depolu ve 2510 kg net ağırlıklı, rüzgardan etkilenmeden, savrulmadan, yoldan milim sapmadan gidebiliyor, kişisel zevkinizi bir yansıması olarak piyasaya sunulan Beyaz, Gümüş Metalik, Koyu Gri Metalik, Siyah, Koyu Mavi, Koyu Kırmızı, Koyu Yeşil, Duman Grisi, Fildişi olmak üzere 9 cazip renkteki, yağmuru bir ölçüde durdurabilen Land Cruiserler'in kendine özgü şemsiyesi altında yolculuğunuzu tamamlayabiliyorsunuz.


Land Cruiser ile sınır ötesi
Kasım ayı yağmur, çamur, rüzgar, soğuk ve dahası� Peki ne işin var yollarda derseniz, bunun makul bir cevabı var. Kırkpınar güreşçileri gibi doğa ile güreşen yapıya sahip, Mimar Koca Sinan'ın mimarlık eserleri gibi mühendislik harikası bir aracınız varsa, bu oto-test gezisi bir de camilerin ziyaret edildiği mübarek Ramazan ayına rastlamışsa Edirne'ye gitmek kaçınılmaz oluyor.
Yağmur şakır şakır hız kesmeden yağıyor, cam silecekleri ikinci kademe ara sıra direksiyon milindeki el kumandasıyla üsten su döken arka cam sileceğini de devreye sokuyorum. Trakya otoyolundayım Edirne'ye 235 km lik yolum var. Mevsim kış, hava erken kararıyor, fotoğrafları gün ışığı ölmeden çekebilmek için 120 km hız tavsiyeli otoyolu yağışlı havada hiç de küçümsenmeyecek 150 km nin üstünde bir hızla bitiriverdim. Land Cruiser'in müzik sisteminde dönmekte olan CD de ki melodiler, dile kolay 7 hoparlörden salona yayılıyor! Gidişte akustik kaydı ile"A song for the lovers", "Süper girl", "Girl you'll be women", "Boat on the river" eşliğinde nehirdeki bot gibi yol alıyorum. Otoyol yüzeyinde su birikmese de araçların arkasında formula yarışlarında görünene benzer su bulutları sis gibi büyüyor. Sollama sırasında aracınızın ön camına özellikle tırlardan şelale misali akan sular tül perde gibi kaplanıyor. Hızlı çalışabilen sileceklerle ortamı hızlı terk etmeniz gerekiyor. Suyun bir tepki güçü var, araçlar uçaklarda karşılaşılan türbülansa benzer sapmalara uğrayabiliyor, kaygan zeminlerde fren mesafesi uzuyor, rüzgar itiyor, risk artıyor. Fakat Land Cruiser doğa koşullarını panzer gibi aşarken, sağınızda ki araçların gaz pedallarına korka korka basan sürücülerin imrenen bakışlarını arkanızda bırakıyorsunuz. Ani durumlarda ya da kaygan zeminlerde fren yapıldığında devreye giren ABS fren sistemi, yapısında bulunan bilgisayar sayesinde hidrolik fren gücünün düzenli olarak her tekerleğe eşit uygulanması sağlanıyor ve bu sistem tekerlek kilitlenmesini engellerken araç dengesi ile direksiyon hakimiyeti artıyor. Yağış dönüşte de peşimi bırakmamış, risk listesine kararan hava da eklenmişti, "Rare Earth" grubunun "Smiling faces" parçasının bulunduğu Ma albümünü dinlemeye başlamıştım. Araç yüksek konumlardayken çıkılması kolay olsun diye sol tarafa monte edilmiş kolu figür olsun diye tutup, Land Cruiser ile yollar mı kısalıyor yoksa şehirler mi yaklaşıyor diye düşünürken albüm bitmiş, Meriç ve Tunca nehir kıyılarında çamurlu zeminlerde dolaşarak çamurluk içlerini kirlettiğim Land Cruiser otoyolda yağmur suyu ile yıkanmış halde İstanbul'a huzur ve gönül rahatlığı içinde dönmüştüm.


4 mevsim 4X4 Land Cruiser farkı
Hava güzel mi güzel yazdan kalma parlak bir günde yola çıktım. Filtre eden ön camdan süzülerek gelen ışığı karşıdan alarak Bolu'ya gelip, koyu sarı Yedigöller yazılı tabeladan dönerek orman yoluna girdim.
Yılın üç mevsimi defalarca gittiğim Yedigöller'in kış ayazı Bolu Dağının bu kesiminde aniden yüzüme yapışırken, ılık hava yerini ıslak sonra da karlı zemine bırakmıştı! Land Cruiserin sıcak üfleyen klimasına, ısıtmalı koltukların konforu da ekleyerek yola bembeyaz bir ortamda devam etmeye başladım. Yazının başlığını "Bir Doğa Klasiği" olarak kafamda koymuş, dolaysıyla yolda çalacağım albümü de yola çıkmadan ona göre seçmiştim. Bu çevreye uyum sağlayan Vivaldi'nin Four Season CD siydi. Kambur sırtlı yol boyunca ağaç dalları, yağan karları taşıyamaz halleriyle rüya ülkesini andırıyor, zemini donmuş üstü kar kaplı yolu açan dozer her iki yanda karları biriktirmişti. Ne var ki Yedigöller'e 15 km kala dozer izine artık rastlamadım. Yolda karşılaştığım araçlar, kar yüksekliğinin gittikçe arttığını, diz boyunu geçtiğini, buzlanma da olduğunu, daha fazla gidemeyip, geri dönmek zorunda kaldıklarını belirttiler. Cesaretim kırılır gibi olduysa da TOYOTA Land Cruiser araçla teste çıkıp da, geri dönmek gibi bir lüksüm hem yoktu, hem olamazdı� Dozer izinin bittiği yerden devam ettim. Kar kalınlığı lastik boyuna ulaşmış, ayak izi olmayan zemin kristal cam gibi sırıtarak meydan okurcasına parlıyordu..! Ağaçlar ise Yeni yıl kartpostallarını çatlatacak güzellikteydi.. Kendi kendime "Ben bu araçla bu yolu aşamazsam, hiç bir araçla aşamam dedim"!. Land Crusier'i arazi vitesine aldım, araca şimdi daha da hakim oldum. Dört tekerleğinde müstakil çekişini ayrı ayrı hissettim. Fren denemelerimde araç başarılı duruşlarıyla güven verdi.
Yükseklik avantajıyla önüme kar küremeden devam edip, karlı yolun bitiminde ıslak, kırmızı yapraklarla, halı serilmiş gibi uzanan yola kavuşarak belirlediğim hedefe ulaştım.
TEMS (Toyota Elektronik ayarlı süspansiyon sistemi) süspansiyonu otomatik olarak ayarlayarak üstün sürüş konforu ve mükemmel bir yol tutuş sağlıyor. Direksiyon, araç hızı ve sürücüden kaynaklanan etkilere anında tepki vererek süspansiyon en uygun şekilde işlev görüyor. Land Cruiser'de zorlu sürüş koşulları için ekstra çekiş olanağı bulunurken dönüşlerde ön ve arka tekerleklerde her türlü dönüş farkını karşılayabilmek amacıyla merkezi diferansiyel kullanılıyor. Sürüş sırasında tekerleklerden birisi çekiş gücünü yitirirs veya kumda, çamurda boşa dönerse merkezi ve arka diferansiyel kilitlenerek aracın, zemini yakalayıp kavramasına yardımcı oluyor. Böyle olunca da en zor koşullarda bile Vivaldi'nin "Four Season" klasik albümü huzur içinde dinlenebiliyor.


Müze kent'in kalbinde bir Efsane L.C.
Var olan bazı değerleri geç fark ediyoruz Safranbolu da bunlardan biri. Daha düne kadar büyük kentlerin pazarlarında, antikacılarda Safranbolu'dan yok pahasına alınarak sökülüp getirilen ahşap oyma kapılar, tavan süsleri satılırdı. Şimdi durum farklı. Safranbolu, mimari dokuya sahip Anadolu da ki diğer köylere ve belediye başkanlarına da örnek oldu. Değerlerin sahipleri daha bilinçli, oysa boşa geçen zaman bir o kadar kaybedilen maddi kayıp söz konusu.
Bazı şeylere bir kere sahip olunur ve en iyisi seçilirse bu kafidir, aksi durumlarda hep daha iyisi peşinde koşmakla geçer zaman. Konuyu 4X4 için uygularsak Land Cruiser'da türünün en iyisi, en fazla olanak sunuşu ile son noktayı koyan türden. Test amaçlı gezilerin bu etabında Land Cruiser'in 90 dereceli virajlarda kıvrak dönüş ve manevra kabiliyetine şahit oldum. Daracık sokaklarda, dik yokuşlarda, yamuk zeminlerde kendini büyük beceri ile dengeledi. Tekerleklerin durumu ne olursa olsun içindeki yolcuları hep düzgün vaziyette durmaları için çaba sarf etti. Kendine olan güvenine sürücü ve yolcuları da ortak etti. John Winston Lennon, James Paul Mc Cartney'in söz ve müziğinde dediği gibi "Drive my car"ı (sür arabamı) dedi.! Koydum müzik sisteminin CD çalar yuvasına 60 lı yılların efsane topluluğu Beatles müziğini ve efsane araç Land Cruiser la, efsane kent gezisini sokak sokak dolaşarak tamamladım. Tozu toprağa katarak en zorlu arazileri bile dize getirecek kadar güçlü ama kentin ölçülü atmosferine kolaylıkla uyum sağlayacak kadar zarif Land Cruiser performansını doruklara taşıyan güç çıkışı, yakıt verimliliği ve konforlu sürüşün gerektirdiği farklı koşulları aynı anda karşılayan, 4,7 litrelik 32 süboplu, 238 PS gücündeki V8 motoruyla ayarlamaya gerek kalmadan ateşleme zamanını en doğru şekilde olmasını sağlarken, özel tasarlanmış yanma odaları ve pistonlar mükemmel bir yanma verimi sağlıyor. Sonuçta tork artarken egzos emisyonları azalarak tüm devir aralığı boyunca düzgün bir güç dağılımı sağlanıyor. Ek olarak mekanik bağlantısı olmayan elektronik gaz kelebeği kontrol sistemi gaz pedalının basılmasına en uygun şekilde cevap vererek sürüş şartlarına bağlı olarak motor gücünü ayarlıyor. Bu vasıflardan sadece bir kaçıyla ile bile Land Cruiser efsane olarak anılmayı hak ediyor.


Land Cruiser zirveden bakış
Yağmur yüklü bulutlar yolun üstüne oturmuş, hava puslu ve sisli zemin kaygan Bolu Dağı rampasını tırmanmaya L.C. ile başladık. Bu tip havalarda direksiyon başındakiler yere sağlam basmak, uzağı iyi görebilmek isterler. Land Cruiser'in yükseklik avantajı ile sürücüye kazandırmış olduğu imkanlar düzeyinde özellikle yolu, bilhassa beyaz şeritleri iyi seçebiliyor, hızınızı ayarlarken yolu kontrol edip arkanızda seyir halinde olan diğer araçlara Land Cruiser'in yüksek, görünebilir yerindeki fren lambaları ile gereken mesajı verebiliyorsunuz.
Land Cruiser VX'de bulunan 5 hızlı süper elektronik kontrollü şanzıman son derece düzgün vites geçişi ve hızlı tepki vermesiyle en uygun güç dağılımı ve geliştirilmiş yakıt ekonomisi sağlıyor. Bu şanzıman en zorlu sürüş şartlarında bile koşullara baş edebilecek durumda beş vites arasında kolay geçiş sağlayıp gürültü ve titreşimi en az düzeyde tutuyor.
Özellikle Land Cruiserde bilhassa rampalarda belirgin fark edilen güçlü motorun depara kalktığında deparın içinde depar atabiliyor olması. Dağın rampa tırmanışında bir çok araç başladıkları hızı zirveye yaklaştıkça yavaşça kaybederken, hatta vites küçültmek zorunda kalırken, L.C rampaya doymuyor. Pençeleriyle kavrayıp altında iterek geride bıraktığı yolu rahat aşıyor. Bir fabrikanın çalışmaya başlaması, volanların, dişlilerin, makaraların gümbür gümbür dönüşümü gibi kolektif bir çalışma ama, sessiz biçimde gerçekleşiyor. L.C nin müzik sistemine yuvasına ortama uygun bir CD sürdüm. Guns and Roses grubunun, ters, kontra davul atakları, derinden gelen gitar solosu, parçaya sonradan giren oturaklı bas gitarlı melodisi, "You could be mine" eşliğinde yol alırken rampayı da, 700 kusur km yi de bir günde tamamladım.


Land Cruiser tablonun içinde
Henüz gövdesini terk etmemiş sarı yaprakların yol boyunca eşik ettiği Sakarya-Bolu güzergahı kış aylarında arbaratum benzeri bir panorama sunarken, devamında bu defa iğne yapraklı ağaçların sıkça görüldüğü Bolu dağının iç kısımlarına doğru yöneldim.Yıkanmış yeşil yapraklı çam ağaçlarının hakimiyetindeki bölgede, temiz havanın içine karışan ıslak toprak kokusu Land Cruiser'in tek dokunuşta açılan elektrikli camından içeri doluverdi. Hava ne kadar soğuk olursa olsun klimanın ayak hizasına gelen bölümünü devreye soktuğunuz anda ve elektrik kumandalı ön koltukları ısıttığınız da kışın bile cam açmanın keyfine varıyorsunuz. Doğayı böyle durumlarda daha iyi hissediyor, daha çok seviyorsunuz. Moon-roof, tavan konsolunu sonuna kadar geriye çekince, gökyüzü de sizinle beraber geliyor.! Otoyoldan çıkıp İstanbul yönü çıkışı Bolu Dağı sonrasında yeniden otoyola girmeden son benzinci olan Koru Otel yanı Petrol Ofis'den deposunu doldurduğum Land Crusier'in gıdası kurşunsuz benzin, benimse gıdam müzik olduğundan, CD yuvasına yerleştirdiğim Peace keeeper ile müthiş bir çıkış yapan Fleetwood Mac grubunun, akustik kaydında olağan üstü gitar solosunun yer aldığı "Big Love" çalmaya başladı�Yükseklik ve derinlik ayarlı hafızalı direksiyon sistemi parmakla dönecek kadar yumuşak kullanım sağlıyor, yol bilgisayarında mevcut ve ortalama yakıt tüketimi, ortalama hız, sabit potansiyel mesafe, sürüş mesafesi, saat dış ısı bilgileri tek dokunuşta karşınıza geliyor. Araç içindeki tüm unsurlar sürücünün görüşünü en az engelleyecek şekilde konumlandırılmış olan Land Cruiser'da kör noktaların sayısı en aza indirilerek sürüş alanında her yönde açık bir görüş sağlanmış. Bir de görülmeyenler var tabi. (Tanrı kimseye göstermesin dileklerimle) Bunlarda ön hava yastıkları. Emniyet kemerleri destekleyen hava yastıkları olası önden çarpmalarda ekstra güvenlik sağlıyormuş.
Doğrusunu isterseniz Land Crusier'ı tanıdık, kullandık, daha da açıkçası karda, buzda, yağmurda çamurda, siste yol alıp, denedikten, ve de alıştıktan sonra başka araçlara nasıl binileceğini merak ediyorsunuz.!
Müzik sisteminde çalmakta olan melodi "Big Love" bitse bile, Land Cruiser'e duyulan büyük aşk bitmiyor.


Land Cruiser yağmura karşı
Sağanak yağmurun yeri göğü yıkadığı bir günde çıktım Cumalıkızık gezisine Bayramoğlu Darıca sapağında otobandan ayrılıp normal yoldan Eskihisar'a doğru inişte sol yamacımda kalan rampada dikkatimi çeken Land Cruiser'in görüntülendiği dev reklam panosu oldu. Sona doğru yaklaştığımdan mıdır bilinmez yol arkadaşım L.C. nin bu pano altında fotoğrafını çekmenim kaçınılmaz olduğunu düşünüp, bu düşüncemi gerçekleştirerek devam ettim. Bu haftaki gezi yazısının ilk resmi hazırdı hazır olmasına da diğer fotoğraflar için de şu yağmur ahh bir dursaydı. Aslında araç Land Cruiser olmasa böyle havalarda asla çıkmazdım yollara. Bende öyle bir güven duygusu yaratmıştı ki L.C. bozulmaz, yolda bırakmaz, zeminde kaymaz, rüzgarda savrulmaz, çamurda, buzda, patenaj yapmaz, hava koşullarından etkilenmezdi. Land Cruiser'in İçinde sıkılmaz, üşümez, terlemezdim. Denediğim için de biliyordum, kendimi emniyette hissedince sağ kolumu dayadığım kocaman gözün üst bölümü ön butonuna dokunarak yukarı geriye kaldırıp ıslak günün anlam ve önemine uygun melodisinin bulunduğu CD yi alıp müzik sistemi içine usulca sürüverdim. Bu tahmin edeceğiniz gibi Gene Kelly nin "Singing İn The Rain" isimli melodisiydi. Feribota binince de emniyet kemerlerini çözüp, elektrikli koltuğu sol yanımdaki düğmelere dokunarak hafifçe yatırdım. Başladım L.C nin içini seyretmeye. Land Cruiser'in gövdesi, ön arka ve köşe darbeli çarpışma testlerinden sonra gerçek veriler dikkate alınarak üretime geçilmiş. Bu özelliği ile Land Cruiser sınıfının en etkin pasif güvenlikli gövdesine kavuşmuş. Çarpışma anında ortaya çıkan enerjiyi emen ön ve arka çökme bölümleri iç kabinin bütünlüğü korumaya yardımcı olacak şekilde tasarlanmış. Arka koltuklar, üç noktadan bağlantılı emniyet kemerleri ile donatılmış. Kemerleri bağlamayı unutursanız ön panelde yanıp sönen kırmızı lamba durmaksızın sizi uyarıyor. Tüm koltuklara kusursuz konfor ve güvenliği sağlayan şık kafalıklar monte edilmiş. Ön emniyet kemeri, olası önden çarpışma sırasında, kemeri aniden sıkıştıran aktif gergi sistemine ve göğse uygulanan baskıyı kontrol eden kuvvet kontrol sistemine sahip. Tavan ve yan direklere yerleştirilen enerji emici malzemeler, çarpışma durumunda gövde ve başın olası darbelere karşı tam korunması sağlanmış. Feribot Topcular iskelesine yaklaşmış kapak koymak üzere iken, karışık melodilerden oluşan CD de bir parça daha başlamıştı bu da Aralık ayında olmamıza rağmen Gunz and Roses dan ağlayan havaya uygun "November Rain" oldu. L.C'nin yandan gelen güneş ışıklarında, bağlantı merkezinden sol yan cama dönen güneşlik ve altında aynı zamanda önden gelen ışınları kesen ikinci bir güneşlikli bölümü indirdim, makyaj aynasının kapağını kaldırdım, tıpkı torpito gözü ve küllük içinde olduğu gibi burada da ışıklı lamba vardı. Yüzüme baktım ve Yeni Yıl çekilişinde bu mükemmel araca, Land Cruiser'a, gerçekten sahip olmak amacıyla şansımı denemek üzere Milli Piyango bileti almak için kendime söz verdim!!!


Land Cruiser ile bulutların üstünde
Bulutların üstüne L.C ile çıkmak desem şimdi bi tuhaf gelebilir. Oysa gerçekten de önceleri altından, aşağıdan baktığım bulutların, sonraları Uludağ'a tırmandıkça içinden geçtim ve nihayet zirveye yaklaşınca üstlerinden seyrettim. Bursa ve ovası pamuk tarlasını andıran, uçak pencelerinden görmeye alıştığımız bulut denizi altında kalırken, Land Cruiser ile Uludağ'ın zirveye yakın bölümlerinde bir başka deyişle kayak pistlerinde kaymadan dolaştık.!
Yola çıkışımda The Cars grubunun "Heartbeat City","Drive", "Touch and go", "Magic", "Shake it up" gibi melodilerini içeren Greatest Hits CD ini almış, bu parçaları dinleyerek yolun üzerine döşenmiş sis'i delip, bulutları yararak makul zirveye, yer yer kar ve buz üzerinde ulaşmıştım. 5 ileri otomatik, güçlü çekişe sahip, tamı tamına 2510 kg net ağırlığındaki Land Cruiser, 4890 x 1940 x 1890 mm boy, en, yüksekliği, 275/65 R 17 lastikleri ile, adeta Uludağ'ın zirvesine oturmuş ya da bana öyle gelmişti. İstanbul'dan doldurduğum 96 litrelik deponun daha yarısını bile kullanmamıştım. Oysa zaman zaman 100 km hızın üstüne 11.2 sn de çıkabiliyor mu denemeleri de yapmıştım. 32 supap, 8 silindir, V tip, çift egzantrikli sevgilimle (!) bembeyaz karların üzerindeki serüven burada bitiyordu. Artık disk (hava kabarcıklı) fren sistemi yardımıyla inişe geçiyordum.Yolun sağ kenarına yapılıp bırakılmış bir kardan adama bakarak şöyle bir durdum düşündüm, iç ve dış donanım, şanzıman, frenler, süspansiyon, motor, performans, kapasite, ölçüler L.C. aşık olmaya yeterli özelliklerdi. Sağ tarafımdaki ağaçların köklerinden itibaren gövdelerini boğarak yutmaya başladığı kesif sis bulutlarının derinliklerine doğru daldı gözlerim� Tüm Toyotaların 3 yıl 100 bin km boyunca Toyotasa garantisi altında olduğu aklıma geldi. Bu garantinin mekanik aksamından kaportasına, motorundan boyasına kadar geçerli olduğunu, icabında 5 yıla çıkarılabilen Toyotosa Eksra Programını hatırladım. Güvenim katlandı. Gözlerimi daldığı yerden alıp tekrar yola odakladım. "Aşıksan vur saza, şoförsen bas gaza" misali Radyo-kaset çalarlı, 6'lı CD değiştirici, yedi hoparlörlü müzik sisteminin içinden The Cars albümünü çıkarıp bu defa sürdüm içeri Roy Orbison'u. Ne çaldı biliyormusunuz.?
"I Drove All Night"� Yani, sana kavuşmak için bütün gece otomobilimi sürdüm�
Hey gidi� Dünyada ne aşklar var yaşanan�Hele bu bir de Land Cruiser ile olursa.!

Yeni 2010 Model Citroen C3

Yeni Citroen C3 sürücü koltuğunun arkasına kadar uzanan özel “Zenith” ön camı sayesinde görüş açısını 80 derecelik bir açıya çıkarmış.

2010 Citroen C3 , üstün ses yalıtımı ile karmaşadan ve gürültüden uzak bir sürüş alanı sağlarken, aynı zamanda teknolojinin avantajları ile donatılmış. RD4 mp3 müzik sistemi, USB Box (USB girişi, iPod uyumluluğu, Bluetooth hands free özelliği), MyWay navigasyon sistemi ve bunlardan maksimum verim alınmasını sağlayan Hifi Ses Sistemi.

2010 Citroen C3, pazarın en kompakt araçlarından. 1.71 m genişliği, 3.94 m uzunluğu, ve 10.2 m dönüş çapı ile şehir içi kullanımlarda büyük rahatlık sağlıyor. Yeni C3, kompakt bir otomobil olmasına karşın geniş kullanım alanları da sunmakta. Yeni C3’ün 300 litrelik bagaj hacmi ve çeşitli saklama bölmeleri ailelerin kullanımı için küçük otomobil segmentindeki araçlardan beklenmeyecek seviyede kolaylık sağlıyor.

Yeni 2010 Citroen C3, sağlam yol tutuşu, dinamik sürüş özellikleri sayesinde şehir içinde olduğu kadar uzun yolda da üstün sürüş konforu sunuyor. Optimize edilmiş aerodinamizme bağlı ağırlık kontrolü sayesinde (0,30 Cx ) yakıt tüketimini ve karbonmonoksit salınımını minumum seviyede tutuyor. Otomobilin lansmanı ile birlikte 99g/km karbondioksit salınımına sahip. 2010 Citroën C3 HDi 90 DPFS motora sahip bir versiyonu da satışa sunulacak.

Toyota Yaris ile Test Turu

Hazırlayan: Haluk Özözlü

Yaris ile Test Turu
Bir çok kez yılın otomobili olarak gösterilen Toyota Yaris ile Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgesi olmak üzere 10 bin km yol gidilerek, bu güzergahlar üzerinde aracın karşılaştığı şartlar ve performansı, farklı yol ve koşullarda incelenmiştir.
Toyota'nın Yaris modelinde dört benzinli bir dizel olmak üzere 5 motor seçeneği bulunuyor. Türkiye de 1.0 ve 1.3 litrelik benzinli motorlarla ithal edilen otomobilin 1.0 lt'lik versiyonu Terra, 1.3 lt'lik versiyonu ise Sol ve Sol Special donanım paketleriyle satışa sunuluyor. Üçgen tasarımlı farları aşağı doğru uzatılırken tampon Toyota'nın Corolla ve Avansis modellerinden esinlenerek yenilenmiş. Yan ve arka kısımlarda arka tampon ve hatlarda sertleştirilmiş hatlar fark ediliyor. Test için kullanılan Sol Special'in donanım paketi dahilinde yer alan bagaj üstü spoyler park sensörleri dikkat çekiyor. Yaris'e yapılan makyaj ile tampon yapısı nedeniyle 25 mm uzayarak tampondan tampona 3640 mm ye ulaşmış. 2.5 metreküplük iç hacmi bulunuyor. 12 ayrı kabin içi eşya gözü, ihtiyaç anında 150 mm ileri geri kaydırılabilen arka koltuk kullanım kolaylığı sağlıyor. Yaris'in 205 lt lik küçük bagajı, arka koltukların kaydırılması ile 305 lt ye, katlanmasıyla 744 lt ye ulaşabiliyor. Özelikle küçük boyutuna rağmen 5 kişiyi rahatlıkla taşıma kapasitesine sahip Yaris, fonksiyonel iç mekanı, donanımı, yakıt ekonomisi ile her kullanımcıyı kendine hayran bırakıyor. Otomobilin 0.30 CD olan rüzgar sürtünme kat sayısı, süspansiyonu ve motoru onu performans anlamında geliştiren özellikleri. Yaris'in motor kaputunun altındaki 1298 cc'lik üstten çift egzantrikli ve 16 supaplı güç ünitesi, Toyota modellerinde standart olarak kullanılan VVT-i teknolojisi sayesinde ekonomi ve performansı bir arada sunuyor. Yaris'in büyük otomobildeymiş hissi veren iç hacmi, başarılı oturma pozisyonu, kroser yapısı ve camların yarattığı ferahlık duygusu avantajlar olarak dikkat çekiyor. EPS olarak adlandırılan elekro hidrolik direksiyon sistemi, hız yükseldikçe sertleşerek güvenliği artırıyor. Motorun devirlendikce hızlanma isteğini artıran hacmına ve gücüne göre başarılı sayılıyor. Başarılı direksiyonuna yol tutuş özelliği de eklenince Yaris ile yol daha da keyifli hale geliyor.

Merhaba Yaris
Makyajlanan Toyota Yaris'i ilk kez Auto Show 2003 fuar standında görmüştüm. Bu şirin otomobil ilgimi daha o an çekmişti, plakasında Yaris yazıyor, teleffuz ederken bile yüzünüzde tebessüm eder gibi bir ifade beliriyordu. Bir aracın yüz ifadesi çok önemlidir. Otomobilin farları özlenen sevgilinin gözleri gibi bakıyor, yüzü güzelleştiriyor. Yaris genç bir otomobil olmasının yanı sıra uzay teknolojisinin hakimiyetini de taşıyor. Aracın dış hatlarına bakınca zaten son teknolojinin belirgin çizgileriyle yüz yüze geliyorsunuz. Ön ve arka tekerlekler kaportanın köşelerine yerleştirilmiş. Mermi gibi kurşuni rengiyle sadece yolu değil, gönülleri de delip geçebiliyor. Aerodinamik yapısı asla hantal değil. Tamponları estetik. Ön panjur zarifliği ile farlarla tamamlayıcı bir nitelik taşıyor. Bu duygularla geçtim direksiyon başına radyo-CD çalara 1967 yılının ünlü topluluklarından Fleetfood Mac'ın son albümü "Say you will" i koydum. CD yuvasına süzülerek girdi ve sekizinci parçaya ayarladım otoyola çıkınca yapacağım diye kendime öyle söz vermiştim. Davulcu Mick Fleetfood'un ritmi geçmişi sorgulayan Stevie Nicks ve Lindsey Buckingham'ın etkileyici sesiyle "Peacekeeper" başladı. Kanım adeta çekilmişti, tüylerim ürperdi, müzik ve Yaris'in ses düzeni muhteşemdi.

Yaris ile yol keyfi
Bilirsiniz bazı yol parçaları vardır yolda dinlenir, bu tür parçalarda müzik ve motor ritmi uyum gösterir. Yol daha keyifli olur, araç kullanmak adeta büyük bir zevk haline gelir.Gelmiş geçmiş en iyi, en melodik, en duygulu aşk parçalarından biri olan The Cure grubuna ait ve 27 değişik versiyonu bulunan yedi dakikalık "Love Song" CD sini Yaris'te dinlemek için yanıma almıştım. Sessiz çalışan motorun devir bulma süreleri arasında 1-2-3-4-5'inci viteslere geçerken aynı sürede araya giren bas gitar armonileri Yaris'in hızlı, aynı zamanda isteklere anında cevap verebilecek kapasitede, notalar kadar seri olduğunu daha kontağı açarken hissetmiştim. Sürücü koltuğundan aracın her yerini görebiliyorum, kör nokta yok yani. Nereden nasıl geçerim kararsızlığı yaşatmıyor, aynı zamanda aracın tamamına hakim oluyorsunuz. Çabuk hızlanıyor, kolay park ediliyor. Geri vitese taktığınız zaman arkanızda bir engel varsa, sizi yaklaştıkça artan sıklıkta çıkardığı "bib" sesleriyle uyarıyor. Sanki geride gözüm var.! Camları elektrikli çalışıp tavan camını manuel açma imkanı da bulunuyor. Biri öne, biri yukarı açılan kapakları bulunan torpito gözü haricinde, önde, yanda ve kapıda çok kullanışlı gözler yer alıyor. Bu avantaj sayesinde Yaris'e binince elinizdekileri nereye koyarım telaşı yaşamıyorsunuz. Yola çıkarken çabuk yerleşiyorsunuz. CD ler torpitoya, boş CD kapakları ön konsol gözüne, gözlük buraya, telefon şuraya, gazete, dergi ve harita yan kapı cebine, su şişesi koltuk altındaki gizli çekmeceye� Antalya'nın Temmuz sıcağından bana ne! Klimayı da açınca yol konforu tamamlanıyor ve hoparlörlerden gelen aşk melodisi "Love Song" la beraber Yaris'e aşık olabiliyorsunuz.!

Yaris'le haydi Bodrum'a
İstanbul'dan tam dolu depo ile yola çıktım. İzmir'i geçtim bir nefeste Selçuk'tayım. Nereden nasıl bakarsanız bakın 700 km yol geride kalmış ve ben hala yakıt almadan gidiyordum, başladım şüphelenmeye. Acaba birisi benden habersiz kurşunsuz benzin mi koyuyor depoya diye. Bu mümkün değildi, zira koltuk altında sol köşede bulunan düğmeye dokunmadan deponun kapağı açılmıyordu.Yaris yakıtı içmiyor kokusu ile gidiyordu. Keyfim iyice yerine gelmişti. Böylesi ekonomik bir otomobil tam öğrencilere, dar gelirli ailelere ve maaşları yetmeyen memurlara işçilere göreydi diye düşünürken bir depo benzinle 750 km yolu geride bırakmıştım� Bodrum'a gelip Gümbet yolu üzerindeki yel değirmenlerinin bulunduğu tepeye çıkarken aklımdan geçirdim de Yaris ile yaptığım kilometreler boyunca girmek istediğim her yola girdim. Tamam kabul ediyorum her otomobil gibi Yaris de bozuk yolu sevmiyor, ama gitmem de demiyor. Dahası değil aracın altını vurmak, tüm yüksekliklere başarı ile intibak edip, teğet bile geçmiyor, değmiyor, sürtünmüyor. Kapıları, bagajı küçük bir çocuğun bile tek başına açıp kapayacağı, inip binebileceği rahatlıkta kullanılabiliyor. Üstelik de gençler, çocuklar Yaris'i seviyor sempati ile bakıyorlardı. Keyfime diyecek yoktu yıllar önce yaptığım gibi uzun süre dinlenilmediğinde özlenen ses rengine sahip Ozzy Osbourne'un grubu Black Sabbath'ın "Volume -4 CD'sini koydum Yaris'in CD yuvasına. İlk parçadan ikincisine geçişi sabırsızlıkla bekledim. Tam anlamıyla virajlara uygun bestelenmiş bir melodiydi bu. Bodrum, Gümbet, Bitez, Yahşi, Turgutreis zaten güzeldi. Black Sabbath'ın "Whells of Confusion" ın kıvrak ritmi, bütçeyi yormayan Yaris'in sürücüsüne, yolcusuna sunduğu konforla şiirsel bir bütünlük kazanmıştı�

Yaris'le Marmaris yollarında
Doğrusu bu ya hızlı gitmeyi pek değil hiç sevmem, yol panoraması hızlı geçer gözümün önünden de hiçbir şey göremem diye. Gözü kapalı gitmek gibi gelir bana, oysa güzergahın tadını çıkarma, ilginç bir kompozisyon, yöresel farklar, tuhaf bir yazı, tabela, foto-şaka konusuna bir espri görebileyim diye yolu sindire sindire giderim. Sonuçta her gün aynı yoldan geçmiyorum, ulaştığım noktada kimse de bana kupa verecek değil, hem sonra duramayacak hızda gitmenin anlamı ne? "Fren dediğiniz ayağınızın altında insan yapımı bir sistem, bir avuç hidrolik yağ değil mi"?. Diye kendimi motive ederim hep.
Ama o da ne! Toyota Yaris'in sürücü koltuğuna daha oturmadan ilk şoku yaşamıştım. Dikkatimi çeken ve beni tedirgin eden şey gösterge tablolarıydı! Yani benim alıştığım gibi görünürlerde km saati, devir, yakıt gösterge kadranlarının hiç biri yoktu."Eyvah" dedim, ben bunlarsız ne yaparım? Dememe kalmadı, kontağı çevirmemle beraber zarif bir çıkıntı altına gizlenmiş tünelin sonunda mercekle büyütülmüş esrarengiz bir ışık tablosunda tüm göstergeler anında belirginleşti. Hız değerleri gözü dinlendiren yeşil rakamlarla yazıyor, rahat okunuyor, seyir boyunca sürekli değişerek beni ibrelere göre daha fazla uyarıp ikaz ediyor. Söylenenler doğruymuş, gerçekten de Yaris, tay gibi, "Bırak da gideyim" diyor. Zevk bu ya Torpitodan çıkardığım CD'yi yuvasına koyup 2 numaralı parçaya ayarladım. Homurdanan klavye bas, yaklaşan bir devin adımları gibi başladı, parçanın ara gitar solosu ortasına değil sonuna yerleştirilmiş Ron Wood'dan. Kristalize akorlar Keith Richards'ın aynen çamaşır ipine mandalla asılan notalar misali, ritim derseniz sekmeyen türden Charlie Watts imzalı, pirinç tanesi gibi tek tek say. Efsane ses Mick Jagger yorumuyla kadercilik tarafı yüksek olan "Anybody seen my baby" başladı çalmaya. Muğla'nın 670 rakımlı Sakar Geçidi'nden Gökova'ya deniz seviyesine kıvrıla kıvrıla inerken müzik ve yolun hissettirdiklerine bir de Yaris'in kalitesi, konforu eklenince yol daha da güzelleşti, hiç bitmesin dedirtti.

Yaris'le zaman tünelinde
Nostaljik değerlere düşkünümdür. Eski ile yeniyi karşılaştırmaya, geçmişi hatırlamaya bayılırım. Yine öyle yapacağım. Eskiden, yani 1960 lı yıllarda yeni bir otomobil görünce meraklılar, tüm anahtarlarını kemerlerinin ön köprüsüne astıkları, duble paçalı pantolonlarının yandan çeplerine ellerini sokar halde yürüyerek, bilgiç tavırlarla sürücü camına yaklaşırlar ve km saatine bakarlardı. Onlar için "Bu otomobil kaç yapıyor" sorusunun cevabı olan kadrandaki rakam ne kadar büyükse o otomobil o kadar iyiydi! Bazı otomobiller km saatlerini mil olarak yazıp şaşırtır, bazılarıysa yazılanı yapmazdı. Aynı meraklılar günümüzde Yaris'e baksalar bişey göremezler. Çünkü Yaris'te kadran durduk yerde görünmüyor. Kontağı açıp yola çıkmadan hız göstergesi çalışmıyor. Sonuç olarak madem ki Yaris'i her bakımdan test ediyorum bir de hızına bakma mecburiyetini hissettim. Önceki yıllarda 210 km/s hızı otomobilde, 240 km/s hızıysa motosiklette yaşamıştım. 200km/s hızı geçince şuursuz bir gidişin hissettirdiklerini hissetmiş, motosikletteyse rüzgarın sürtünmesiyle adeta etin kemikten sıyrılıp ayrılacakmış gibi olduğuna tanık olmuştum. Aerodinamik yapısıyla havayı yarıp ortasına dalan Yaris'le üç şeritli bir yolun uygun durumunda hız denemesi yaptım. Yolu ve aynaları gözden geçirdim, CD yuvasına Steppenwolf'dan unutulmaz bir rock klasiği olan "Born to be wild" parçasını ayarlayıp ayak ucuyla gaz pedalına şöyle bir dokundum. Göstergedeki rakamlar birbirini kovaladı, bu defa göz ucuyla baktığım zümrüt yeşili ekran hızımı 180 km/s olarak gösteriyordu. Bu yeterdi, beklentimin cevabını çok kısa sürede fazlasıyla almıştım. Suyla, Ateşle, Rüzgarla bahse girilmez derler, daha fazlası için ben de Yaris'le bahse girmedim. "Rampa", "Aşırı sıcak hava", Sürekli aynı hızda gitme" gibi deneyimlerde çekişten kaybetmemiş, Yaris'in motor devrinde düşme olmamıştı. Bir saatte Antalya'dan Burdur'a gelmiştim, CD yi değiştirdim, bu defa The Cult'ın "Secred Life" melodisi eşliğinde normal seyir hızıma döndüm.

Toyota Yaris'le çarşı-pazar!
Bagaj ısısı benim için çok önemlidir.! Kimi araçlarda bagaj açıktır, her bir şey ortadadır, güneş görür. Kimisindeyse fırın gibi ısınır. Bagaj içine koyacağınız çanta ya da valizde fotoğraf makineniz, filmleriniz bulunur, tıraş makineniz, after shave losyonunuz veya parfümünüz, kreminiz hatta gömleklerinizin fırından yeni çıkmış gibi ısınır ki, bu hiç hoş olmaz.Yaris'in egzoz borusu ısınsa da bagaj iç hacım ısısını etkilemiyor. İçine koyduklarınız hem gölgede kalıyor hem de görünmüyor. Malum, yolculuklarda yoldan alınacak bir sürü yiyecek var. İşin en zevkli tarafı Kırkağaç'tan geçerken kavun, Tekirdağ'dan geçerken Yeni Rakı, Afyon'dan sucuk, Mudurnu'dan saray helvası, bazen tarla domatesi, bazen balık bile alıp bagajı çarşı pazar dolduruyorsunuz. Yerinden alıp yaşadığınız yere getirip tüketmenin de ayrı bir zevki var. Pazar alış verişine meraklı olanlar için, bu tutkular ekonomik Yaris'le gerçekleşebiliyor. Yaris aldıklarınızı dış etkenlerden koruyarak bozulmadan taşıma imkanı veriyor. Gerek ulaşım gerekse satın alabildiklerinize en ekonomik maliyetle sahip olduğunuz için içiniz de huzurlu oluyor. Eliniz kolunuz dolu alış veriş yorgunusunuz. Yaris'e dönünce klimayı açıyorsunuz, o an her şey unutuluyor. Zevkinizi tamamlayacak müziğe ihtiyaç duyulur bu durumlarda. İşle böyle bir andı. Mevsim yaz, Temmuz, Ağustos sıcağı, asfalt eriyor içinden sıcak fışkırıyor, ortama en uygun melodi Lovin Spoonful'dan "Summer in city". Ama şimdi ne çalsam bi tuhaf olacak diyerek elimi torpito gözüne uzattım el yordamıyla rasgele seçtim bir CD, bir de baktım The Foroigner'in "Urgent"ı (Acil) çıktı şansıma, elimi seveyim, yola da bir güzel uydu ki sormayın gitsin�

Yaris'in test dünyasına yolculuk
Otomobili park edeceğim yere çok özen gösteririm. Yer bulursam yazın gölgede kalsın isterim, dönünce serin bulayım diye. Kaldığı mekan temiz, güvenli olsun, durduğu yerde güzel görünsün isterim. Test sürüşü sırasında diğer araç sürücülerini kızdırmamaya, kimsenin yol hakkını ihlal etmemeye özen gösterir, biraz da artistik kullanırım. Reklam amacıyla halkın arasına karıştığım test araçları ile, bu uğurda araçların kaporta boya rengine uygun giyinmeye bile dikkat ederim. Nihayetinde yepyeni bir modelle bir tür podyuma çıkıyorsunuz, herkesin gözü üzerinizde, aynı türde araç kullananların dikkatini çekiyor, keşke biz de bu modelden alsaydık diye iç geçirdiklerini duymasam da keskin bakışlarından hissedebiliyorum. Sempatik Yaris'i kendi davranışlarımla antipatik göstermeye, hata yapmaya hiç mi hiç hakkım yok. Dolaysıyla sadece araç kullanmıyor, ülkenin her yerinde adeta şov yapıyorum. Sıradan bir araçla yol alırken ilgilenmeyenler, TV reklamlarından hatırladıkları farklı bir otomobil görünce görüntünüze, trafik kurallarına uyumunuza, hep inceden inceye bakıyorlar. İlk intiba çok önemli, sempati kazanmak, aracı bire birde sevdirmek mühim.Bu uğurda gidiş yolları üzerinde hızlı gidenleri bile, varsa radara karşı selektörle uyarırım. Evet ama aracın da kendini sevdirmesi lazım. Bir otomobil alırken seçenekler arasında gönlünüzde yatanı beğenirsiniz. Fakat bu bazen yeterli olmuyor. Aile bireylerinin, eş, dost, arkadaş, sevgilinin de beğendiği bir şey olsun isteniyor. İşte bu konuda Toyota öyle bir model yaratmış ki Yaris'i beğenmeyen çıkmıyor. Şirin, sempatik, estetik, yolda uysal, yokuşta hırçın, en önemlisi düşündüğünüzü anında uygulayıp, verdiğiniz komuta intibak etmesi, seriliği, hızlı çağa ayak uydurması, üstüne üstlük ekonomik oluşu, araçta bulunmasını istediğiniz tüm ihtiyaçlara şöyle, ya da böyle cevap verebiliyor olması, kullanışlı kelimesini fazlasıyla hak edişi, pratik ve akıllı oluşu yılların tecrübesiyle isteklerin bir noktada birleştirilip, bünyesinde toplaması.

Yaris'le tatil keyfi
Ağustos ayı idi Yaris ve ben yine yollardayız. Yepyeni lastiklerle yola çıkmanın zevki bambaşka oluyor. Parmaklarının ucuna kalkmış balerin edasıyla süzülerek gidiyoruz. İlk etapta Antalya, sonrasında Adrasan var. Öğle güneşi tepemizde, yer ateş gibi yanıyor. Fakat ne gam� Klima usul usul çalışıp, nemi, dumanı, süzerek aldığı havayı soğutup adeta içeri ikram edercesine üflüyor. Ne bir toz var ortalıkta, ne bir egzoz dumanı, kokusu. Kapılar veya bagaj içine fitillere toz birikmiyor. Ne bazı yollara serilmiş ziftin kokusu ne de ham mazot kokusu duymuyorum. Dolaysıyla midem bulanmıyor, başım ağrımıyor, iştahım kapanmıyor. Yaris ile yollar mı kısalıyor, yoksa bana mı öyle geliyor, anlamadan sağa ayrılan ve Konyaaltı plajını gösteren yön tabelasıyla irkildim."Oleeey İşte Akdeniz".! Denizle karışık sıcak çam ağaçlarının değme parfümlere taş çıkartacak güzellikteki kokusunu Yaris'in sunroofunu açınca daha yoğun hissettim. Önümde sadece Kemer, Göynük, Beldibi, Tekirova, mevkilerinde her şey dahil sistemle çalışıp, turistleri sınırlı alanlara hapseden tatil köylerinin yer aldığı etap kalmıştı. Yoğun sıcağa uygun bir CD yi yuvasına sürüverdim. Çalmaya başlayan, merdivenden düşermiş gibi davul çalan Mitch Mitcheel, biri tarafından kovalanırcasına bas gitar çalan Noel Redding ve büyük usta Jimi Hendix'ten kurulu J.H.and Experience'a ait "Fire" isimli parça oldu, akabinde Yaris'in içine bir neşe, bir coşku doldu. Yalnızlığımı unuttum! Nedenini çok geçmeden keşfettim. Bundan önce kullandığım araçlarda ses hoparlörleri kapı içine, ön konsolun altına, şuraya buraya gizlenir, ses yandan, arkadan, aşağıdan lezzetsiz gelirdi. Açıkçası müziği ayağımla dinlerdim!. Oysa Yaris'te hoparlörler ön camın A sütunuyla buluşma noktalarına, uç köşelere yerleştirilmiş. Dolaysıyla da müzik önünüzde çalıyor, sanki karşınızda sahne var, size çalıp söylüyorlarmış gibi geliyor, bir de güzel stereo oluyor ki müziği de yol gibi seyrediyorsunuz.! Gençlik aşılıyor, ritim kazandırıyor. Klimanın serinliği ile beraber direksiyon başında gevşetmiyor, canlı tutuyor� Beydağlarının soğuk sularıyla Yaris'e bir de güzel banyo yaptırdım. Metalik kurşuni gri renkteki kaportaya vuran Akdeniz güneşi, akşam ışıkları, boya içine gizli gümüşi simlerde yansıyarak Yaris'i daha da yıldızlaştırdı�

Yaris ile mutluluk daha yakın
Tek başına otomobil yolculukları bazen roman, senaryo, şiir, yazmak, düşünmek, kafa dinlemek, felsefe yapmak, kendi kendine söylenmek, müzik dinlemek, nakaratlara refakat etmek için ideal ortamlardır. Ben hepsini bir arada yaparım. Önümde uzanan binlerce kilometre böylece anlamadan erir gider. Dinlemekte olduğum Radiohead grubunun "There there" isimli parçasının CD sini tek tuşa basarak çıkarttım. Radyo devreye girdi. Tarkan'ın bu döneme damgasını vuran parçası "Dudu"su çalıyor. Tatil yörelerine giderken araçta ve orada dinlemek için ne kadar uygun bir parça diye düşünerek zevkle yola devam ettim.
Yakıştırma yapmaya, birini birine benzetmeye, bir şey bulup kulp takmaya bayılırız. Kalantor 3-4 kişiyi aynı model araç içinde görelim,"Aaa o otomobil mi? İyi güzel ama iş adamı otomobili." Deriz ve araç bir anda ciddileşir gözümüzde, yaşlı adam otomobili oluverir. "Kadın otomobili" (Kız arabası) tanımı da bunlardan biri. Oysa günümüzde kızların, hanımların kullanmadığı otomobil modeli var mı? Otomobiller bir yana 4x4 leri kullanan bayan sayısını sıkışan trafikte sağa sola bakınca daha belirgin fark edebiliyoruz. Otomobiller "Unisex"tir. Kız gibi kullanılırsa, her otomobil kız otosu damgasını yiyebilir. Kız gibi kullanmak nasıl oluyor derseniz, belirgin özelliklerden bir kaçı şöyle sıralanabilir. Kadınlar erkekler gibi direksiyon başında sağa sola bakmazlar. Ani hareketlerden kaçınırlar. Gaz pedalına okşar gibi basarlar. Rizikoya girmez, acele etmez, hızlı da gitmezler. Bayan sürücü olmanın verdiği ilk geçiş hakkının kendilerinde olduğunu düşünür bunu beklerler. Yavaş hareket ederler, patenaj çekmezler, sinirlerini gaz pedalından çıkarmazlar, aynaya sık bakar, müzik sisteminin ses düğmesini çok açmazlar. Bayanlar seçicidir, titizdir zor beğenir, en güzeli, en estetiği bulabilmek uğruna bitmez tükenmez bir enerjiyle arayışlarını sürdürürler, ruhlarını en iyi yansıtanı, kendilerine en iyi hitap edeni aralar. Yaris'i beğenip almaları belki de bu yüzden olabilir. Çünkü Yaris kendisine baktıran çizgilere sahip, ön-arka spoylerler aracın doğal bir parçası gibi duruyor. Sunroof'un iç mekana sağladığı ferahlık, geniş açılan kapıların sunduğu rahat iniş- biniş sempatik tasarım otomobilin artılarını gözler önüne seriyor. Yaris kullanıcısına "Ben gencim" dedirten bir ruh taşıyor. Kısacası üstü kapalı olarak genç beylere ima etmeye çalışayım. Hiç otomobile olur mu demeyin, Yaris'e aşık olunabiliyor. Yani siz Yaris'e, onlar size! Yaris bu denklemde aracı. Bilmem anlatabildim mi?

Akıllı Yaris
İnsan hayatında çeşitli dönemlerde monotonluklar, durgunluklar yaşanır, tempo sıkıcı gelmeye başlar, hiçbir şey zevk vermez, bazen bu tür molalar uzun sürer. Böyle durumlarda adrenalin artırıcı, ruhu fişekleyeci bir kıvılcıma ihtiyaç duyulur. Yeniden yavaşlayan çarkın dönmesini sağlamak, islim tutmak, hayatın ritmini yeniden yakalayabilmenin bir yolu da değişiklik yapmaktır. Bu da başarı kazanmak, müjdeli bir haber almak, seyahate çıkmak, sevmek veya evin dekorunu, varsa otomobilin modelini türünü yenilemek olabilir. Peki her yeni alınacak otomobil hayata renk katar adrenalin artırır mı? Değiştirdiğinize, yenilediğinize değer mi? "Evet " derseniz bu da tartışılır. Tercihinizi çağa ayak uyduran, işinizi kolaylaştıran, sorun çıkarmayan kesenize yük olmayan, yani teknolojiyi bir adım önden takip eden bir araçtan yana kullanırsanız, hayatın hızına, akışına renk ve heyecan katan, gençlik aşılayan bir türden seçerseniz bu değişikliğe değer. Saydığım özelliklerden anlaşılacağı üzere Yaris'den söz ediyorum. Digital ekranın hemen altında yol bilgisayarı ile göz göze gelince, onunla sessizce konuşuluyor. Akıllı Yaris'in deposuna mesela bir miktar benzin dolduruyorum, sonra da ekrana bakıyorum. O da bana diyor ki, bu kadar kurşunsuz benzinle, bu hızla yol alırsan, ben de sana bu kadar kilometre giderim.! Haritaya bakıyorum, yol kaç km? Bir sonraki benzini nerede alacağımı biliyorum. Anlaşıyoruz. Yine öyle yapıp cehennem sıcağı bir hafta sonu, İstanbul otoyol çıkışı Çamlıca gişelerden Chris Rea'nın "The road to hell" melodisi eşliğinde Sapanca'ya doğru yol alıyorum. (Büyük kentlerde yaşamanın ağır faturasını ödemenin yanında kaçış noktaları, nefes boruları da var). Tören kıtasını teftiş eder gibi seyir halindeki tüm araçların yanından rüzgar gibi eserek geçtim. En kısa sürede, en ekonomik yakıtla varış noktasına bilinçli ulaştım. Yem yeşil halı gibi çimenler üzerinde göl kenarında geçen zaman Yaris ve bana kaldı.

Başımın tacı Yaris
Yaris'in tepemdeki bölümünden söz edeceğim. Ahtapotun kolları gibi sarıyor beni. Bu görünüşü ile Ay'ın üzerine konan uzay aracını anımsatıyor." İçi ne kadar da ferah" dedirtiyor.Ön cam geniş yüzeyli, silecekler her noktaya ulaşıp temizliyor. Ya arka cam derseniz, tek silecekli benzer diğer araçlara göre daha az toz tutuyor. Arka cam üzerine monte edilmiş spoyler oldukça estetik! Tavanda sunroof. İsterseniz gökyüzünü seyrederek gidin, güneşten rahatsız olursanız sürgüsünü istediğiniz oranda kapayın. Çok kolay, tek parmakla itin geriye kendi gidiyor. Tekrar açmak isterseniz kolu bastırıp ekseni etrafında döndürüyorsunuz, sunroof iki turda açılıyor. Tavan üzerinize fanus gibi kapanmıyor. Kasvetli değil, aksine ferah bir atmosfer sunuyor. İki güneşlik var. İçi aynalı, haritayı gazeteyi koyun sıkı, düşmüyor. İyi bir izolasyon yapmışlar. Güneş altında tam gün gidin tepeniz ısınmıyor, beyniniz haşlanmıyor. Tavan lambası kullanışlı, bol ışıklı, anten kısa, estetik ama güçlü, aracın arka tarafına doğru tavan üstünde yer alıyor. Döşemeler kibar ve itinalı, ısınsa bile koku yaymıyor. Tanrı korusun denize bile düşsem tavan kubbesi kapıların açılabilmesi için aracın içi su dolana dek bana teneffüs edebileceğim havayı bırakacak yükseklikte. Pulman koltuklar arkadan vuku bulacak ani çarpmalara karşı boyun incinmelerini önleyecek şekilde güven veriyor. Emniyet kemerleri karşılığı kolay bulunabilen türden. Yaris'e alttan bakıyorum! Baş aşağı, kameramla pedalların hizasındayım. Siz hiç bu açıdan bakmamışınızdır. Otomobili tabandan tavana seyrediyorum. Aracın içinde tepe takla, amuda kalkmış vaziyetteyim. Yaris'i inceliyorum bir başka deyişle ağzımla kuş tutuyorum.!

Pratik Yaris
Hızlı gitmek sorun değil, basarsınız gaza bir süre sonra her araç hızlanır ve belli bir sürate ulaşır. Bütün mesele o hızda, o aracı başarı ve emniyetle durdurabilmektir. Yaris'de bunu defalarca denedim. Fren yapınca yoldan kaçmadı, yola kapaklanmadı, "Acaba duracak mı"? tedirginliği yaşatmadı, fren mesafesi uzamadı içindeki yolculara çarpıntı, heyecan yaşatmadı. Ön sol tarafta bulunan düğmeyi çektim ön kaputu kilitten kurtardı, sonra aracın önüne gelip parmağımla kaputu tutan dili yana ittim. Ve kaputu kaldırdım, sadece merak ettiğim için motor bölümüyle yüz yüze geldim. Tablo seyreder gibi şöyle bir baktım. Her parça, akü, kolay ulaşılır ve düzenli biçimde yerleştirilmişti, yavaşça kapadım. Araca dönüp ön sağ koltuk altındaki gizli çekmecedeki CD lerden birini daha alıp yuvasına sürdüm. Hoparlörlerden Yaris'in içine İan Anderson'un sihirli flüt notaları dolarken ilk otomobil direksiyonuna geçtiğim 1970 yılında bana söylenenler aklıma geldi."En iyi şoför kimdir bilir misin"? diye sormuşlardı. Sonra da "En az fren yapan, en az korna çalan, en az yakıtla en uzun yol alandır" diye cevabı da öğretmişlerdi. Sihirbaz olmaya gerek yoktu. Eğer aracınız Yaris ise bu söylenenleri kolaylıkla uygulayabiliyorsunuz. Yani "Alet işler, el övünür" derler ya, aynen öyle bir şey..

Doğuştan Modifiyeli Yaris
Bir çok araç sahibi meraklı otomobillerinin çamurluklarını genişletip, vites topuzlarını nikelajlı olanlarla değiştirir, müzik sistemlerini geliştirip, sunroof, spoyler gibi ilavelerde bulunurlar bunun sonunda modifiyeli farklı ve daha estetik görünümler kazanmaya çalışırlar.Oysa Yaris'de bunların bir çoğu daha fabrika çıkışında zaten var. Sonradan takılan emanet görünüşlü bu ilaveler, aracı sürat sırasında yola yapıştırdığı öne sürülen kanatları takmadan Yaris yol tutuşu bir yana yeni hiçbir ilaveye gerek bırakmayan dış dizayni ile Yaris doğuştan modifiyeli bir özellik taşıyor.

Her şey elinizin altında.
Yaris'in sportif direksiyon simidi olağanüstü yumuşak ve küçük çaplı, tutuş kolaylığına sahip. Cam silecek kumandası, radyo-CD istasyon arama, ses ayarı, korna, sağ-sol sinyal kolu gibi fonksiyonları direksiyon bünyesinde toplandığından hiç bakmadan kolayca uygulanabiliyor. Kısa boylu vites topuzu şık ve estetik görünümlü, vites dişli geçişleri sürücünün haz alabileceği kullanım kolaylığına sahip. Yaris'in ön kafesi, çalışkan arıların bal peteği gibi güçlü bir imaj sergilerken aerodinamik yapıyı tamamlıyor. Yaris ile çıktığım test gezilerinde Selçuk, Olimpos, Bodrum, İnbükü, Didim, Tire, Söğüt, Adrasan, Turunç, Sapanca, Kerpe, Fethiye ve nihayet Kaş, Derme ile Yaris'in kokpitinde test amaçlı geziler boyunca Kerpe'de çıktım taş basamaklar, Gelidonya burnundaki tepeler, Antalya çıkışında 180 km/s'nin üstündeki hıza ulaşmam, Olimpos kumsalını 4x4 araçların edasıyla geçişim film şeridi gibi gözümün önünden bir çırpıda geçiverdi. Bizler için araçtan indiğiniz zaman test görevi bitiyor ama bazıları gönlünüzü çeliyor, aklınıza giriyor, kendini özletiyor, alışkanlık yapıyor. Yaris bunları başarıp mutluluğun bir parçası oluyor. Bunun böyle olduğunu ise bir tek siz değil, bir tek ben değil, alem biliyor�

Fiat Palio ile İstanbul çevresi

Aracın sürücü koltuğuna ilk oturduğunuz anda mutlaka bir intibak dönemi yaşanır. Bu tanışma sırasında debriyaj'dan, görüş alanına, hızlanma gücünden durma mesafesine, virajdan rampada ki performansına, manevra kabiliyetine dek, siz aracı araç sizi sınar. Alışma dönemi sonrası koltuğa gömülür, daha huzurlu, daha bilinçli sürüş başlar. Daha önce test turuna çıktığım Ford Facus serisi, Renault, Toyato modelleri veya tüm araçlarda bunu yaşamıştım.
Bu alışma ve aracı tanıma dönemi kiminde yola çıktıktan bir süre sonra, kiminde çok daha sonra olmuştu. Her aracın farklı özellikleri, farklı durumlarda farklı tepkileri, farklı komutlara farklı cevapları olmuştu. İlk kez Fiat Palio da farklı bir durumla karşılaştım ve yine ilk kez kullandığım bu modeli ilk değil de sanki yıllardır binlerce kilometre yapmış gibi hissettim. Koltukları, geniş görüşe sahip panoraması, direksiyon açısı, kumanda tablosu kısacası her şeyi ile hiçbir yadırgama, alışma dönemi yaşamadım. Kontağı çevirmemle beraber aramızda müthiş bir uyum başladı.
İlkbahar aylarıyla beraber İstanbul çevresinde dolaşacak, yeni gezi alternatifleri arayacak, bilinenlerin son durumlarını fotoğraflarla gözler önüne serecektim. İlk etap Edirne'ydi ve güneşli gişelerden itibaren Edirne'ye uzanan otoyolda hem hız, hem de yol tuştu testlerini yaptım. 100 km hızın üstüne 140-160 km lere çok rahat ve çok kısa sürede çıkan Palio çıkılan sürati sürücüsüne belli etmiyor, yola olan hâkimiyeti ile yol tutuşundan tam not alıyordu. Aynı özelliği daha pahalı başka araçlarda yaşamıştım belki ama Palio daha ekonomikti, üstelik çalıştığı belli bile olmayan sessiz motoru ile avantajları lehine çevirmeyi biliyordu. Yol çabuk bitti, Saray içi, Selimiye camii, II. Sultan Bayezit Külliyesi ve daha birçok tarihi eseri bir çırpıda gezip, bu defa 173 gözlü Uzunköprü'ye yöneldim. Zamana meydan okuyan tarihi köprünün tamamını çekebilmek için normal yoldan çıkıp toprak hatta yol harici arazide yol aldım burada karşılaştığım şaşırtıcı durum ise amortisörlerin zemine intibakı oldu. Üstün performans gösteren Palio sürücüsünü zıplatmadı, sert kasislerden yumuşak geçişlerle tekerleklerin karşılaştığı tümsekleri hissettirmedi. Süspansiyon sisteminde, ön bağımsız tekerlekler, bir traverse bağlı alt salıncak kolları, Mc Pherson tipi. Off-set helezon yaylar, çift etkili teleskopik hidrolik amortisörler. Stabilizatör çubuğu (viraj demiri). Arka ağımsız tekerlekler uzunlamasına salıncak kolları ve viraj demiri, helezon yaylar ve çift etkili teleskopik hidrolik amortisörler sayesinde gün boyu gidilen yol sonrası gücünden çekişinden asla taviz vermedi, kayba uğramadı, uğratmadı. İkinci günün etabı bu defa Tekirdağ üzerinden Keşan, Gelibolu, Bolayır, Enez oldu. Bu güzergâh boyunca seri kullanıma eksiksiz uyum gösteren Fiat Palio zamandan olduğu kadar yakıttan tasarruf sağlarken kolay park, yorgunluk yapmayan sürüş tekniği, zevkli bir kullanım sunuşu ile göz doldurdu.
Sırada üçüncü günün etabı olan Tekirdağ, Barbaros, Kumbağ, Yeniköy, Uçmakdere, Hoşköy, Mürefte, Sarköy'ün sıralandığı Ganos Dağlarının toprak ve uçurumlarla sıralanmış güzergâhı vardı. Asfalt yolun bitimiyle başlayan toprak dağ yolunda güven veren gidişi, virajlara girişinde ki emniyeti, güven verirken rampalarda burnumdan tutup götüren çekişiyle asfaltta gösterdiği performansı toprak yolda da sergiledi. Sırada Yalova, Çınarcık üzerinden Armutlu Yarımadası turu ve tepede yer alan Mecidiye köyü ile devam edip Gemlik ile son bulan bir başka etap vardı. Toleranslı motor gücü bu etapta kendini fazlasıyla belli etti. Viteslerin hakkını veremediğim anlarda bile vitesten hiç düşmedi, boğulmadı, teklemedi, bayılmadı. Haftanın son etabı Bursa, Yenişehir gidişi, İznik Gölü dönüşüyle Karamürsel tepelerinden, yaylalarından geçerek önce körfeze deniz seviyesine inilen İstanbul hattı vardı. Yalova çıkışı Palio'yu Bursa rampasına sardığım zaman başladığı vitesle kayıpsız hız ve gücüyle tamamladı ve rampa çıkışını düz yol gibi yuttu. Araçta ah şu da olsaydı veya eleştiri yapabileceğim bir husus, bölüm yoktu. Olsa olsa renk konusunda bir şeyler söylemek için Neptun Mavisini biraz iddialı bulabilirdim. Fiat Palio'nun koyu füme renkli yan camları aracın içini zaten göstermiyor, meraklı bakışlardan beni koruyordu. 95 oktanlı kurşunsuz benzinle beslenen 48 litrelik yakıt deposu tek depoyla beni istediğim her yere götürmüştü. Ön panel geceleri kırmızı lambalarla donatılmış ışıl ışıl aydınlanırken, yönlendirilmiş ve ayarlanabilir yan hava yönelticileri ile dağ ve deniz havasını çiçek kokusunu aracın içinde hissetmemi sağlamıştı. Direksiyon altında sol tarafta bulunan dış lambalar kumanda kolu, sağ tarafta bulunan ön ve arka yıkama silecek kumanda kolu rahat ve yerindelik başarısı ile kullanım kolaylığı sağladı. Uyarı lambaları, sessiz çalışan dörtlü flâşörler, radyo yuvası, klima sistem kumandası, çakmak, eşya, torpido gözü, direksiyon yükseklik ayar kolu, motor kaputu açma kolu, far yükseklik ayarı hepsi de gözümün önünde, elimin kolayca erişebileceği yerdeydi.
Gösterge Tablosu içinde motor su sıcaklık göstergesi, yakıt seviye göstergesi, rezerv uyarı lambası, kilometre saati ve sayacı araç kullanımında kolaylık sağlayan unsurlardı. Emniyet kemerleri, Direksiyon, koltuklar, başlıklar, katlanabilir ve içten ayarlanabilir yan dikiz aynaları, ısıtma ve aydınlatma bagaj, farlar, motor kaputu, kapılar, kilitler, araca iniş biniş herkesin kolayca benimseyeceği, rahat kullanımlı özellikler taşıyordu. Tüm şartlara uyum sağlayan Fiat Palio dinamik yapısı, modern çizgileriyle gençlerin olduğu kadar ailelerin de rahatça kullanabileceği bir araç olarak alınabilirliğini, cazibesini sergiliyor.

Yeni Clio Grand Tour Fiyatlari

Yeni Clio Grand Tour Faz 2 Authentique 1.2 75 bg 27.500 TL 27.500 TL
Yeni Clio Grand Tour Faz 2 Authentique 4AB 1.2 75 bg 27.750 TL 27.750 TL

Yeni Clio Grand Tour Faz 2 Authentique 1.5 dCi 70 bg 31.050 TL 31.050 TL

Yeni Clio Grand Tour Faz 2 Authentique 4AB 1.5 dCi 70 bg 31.300 TL 31.300 TL
Yeni Clio Grand Tour Faz 2 Dynamique 1.2 75 bg 29.850 TL 29.850 TL
Yeni Clio Grand Tour Faz 2 Dynamique 1.5 dCi 85 bg 34.650 TL 34.650 TL


2010 RENAULT CLIO 30.000 YTL
İLANA AİT ÖZELLİKLER
Fiyatı: 30.000 YTL
Marka: RENAULT
Model: CLIO III HB.Exprssion DCİ
Model Yılı 2010
Motor Gücü 70bg BG
Silindir Hacmi 1500 CC
Km 0
Yakıt Dizel
Vites Manuel
Kasa Tipi Hatchback 5 Kapı
Renk HER RENK mevcuttur
Takas Durumu Yapılır

İlgili Kişi :Görkem KONU
Telefon 02126594959

Citroen C2

Citroen C2 nin ülkemizde satılan 3 modeli vardır. C2 X PACK 1.4İ Benzinli, C2 X Pack 1.4 HDI Dizel ve C2 VTR 1.6İ 16V Sensodrive Benzinli olmak üzere.

C2 X PACK 1.4İ nin donanım tablosu

* Hız aşımı sesli uyarı
* ABS fren sistemi
* EBA (Acil fren destek sistemi)
* Sürücü ve yolcu hava yastıkları
* Ön yolcu hava yastığı iptal düğmesi
* Immobilizer
* Isofix çocuk koltuğu bağlantıları
* Elektrikli yan aynalar
* Far yükseklik ayarı

Murat 131

Murat 131, Tofaş’ın Bursa fabrikasında üretilen otomobil.Dünya pazarlarında Fiat 131, İspanya'da Seat 131 olarak bilinir.Fiat 131 Fiat Regata'nın yanı sıra Şahin,Doğan ve Kartal modellerininde öncüsüdür ve üretimi 1985 yılına kadar devam etmiştir.Bu aracın Türkiye'de bulunmayan,Fiat'ın resmi modifiye şirketi Abarth tarafından geliştirilen 2000 motorlu versiyonu 70'li yıllarda Dünya Ralli Şampiyonasında boy göstermiş ve pek çok başarı elde etmiştir.

Bursa'da düzenlenen organizasyon ile bir araya gelen TOFAŞ'ın Murat 131 tutkunları, modifiye edilmiş araçları ile renkli görüntüler oluşturdu.

Murat 131 Fun Club, "TOFAŞ Murat 131 Fun Club Yaz Şenliği" organizasyonu kapsamında Bursa'da bir araya geldi. Yaklaşık 100 modifiye aracın yer aldığı şenlikte katılımcılar, birbirinden farklı araçların fotoğraflarını çekip, incelediler.

Organizasyon kapsamında yapılan yarışmalardan "En Hızlı Murat131 İtme" yarışması ise renkli görüntülere sahne oldu. Yaklaşık 10 metrelik alan içinde araçlarını en hızlı iten yarışmacılar ödüllendirilirken, araçları durdurmaya çalışırken oldukça zorlandılar.

Kulüplerini yaklaşık 10 ay önce kurduklarını belirten Murat 131 Fun Club Başkanı Özgür Candar, ilk kez böyle bir organizasyon yaptıklarını söyledi. Türkiye'nin çeşitli illerinden Murat 131 tutkunlarının Bursa'da buluştuğunu anlatan Candar, talebin beklediklerinden fazla olmasına sevindiklerini ve bu organizasyonu geleneksel hale getirmek istediklerini kaydetti.

Murat 124

Murat 124, 1971 yılında Tofaş’ın Bursa fabrikasında Fiat 124 şasesine oturtularak Türkiye’de yabancı lisansla üretilen ilk otomobil.

Murat 124 1971-1977 arasında 134 bin 867 adet üretilmiştir. Kuş serisinin üretiminin başlamasıyla 1977 yılında üretimi durdurulmuştur.1984 yılında Tofaş Serçe adıyla yeniden üretimine başlanmış,1995 tarihinde bu kez tamamen durdurulmuştur.

1197cc'lik motoru 65hp güç üretmekte ve aracı 147km/sa hıza çıkarabilmektedir

Murat adı Fiat markasının Türkiye'ye uyarlanmasıdır.Koç Holding ve Fiat bu isim değişikliğiyle,Türk tüketicisine yerli bir otomobil sunumunu vurgulamak için yapılmıştır.Fiat İspanya'da da aynı isim değişikliğini,o zamanki ortağı Seat ile de uygulamış,İspanya'da satışa sunulan Fiat araçları Seat adıyla satılmıştır.

Fiat 124, Avrupa'da Yılın Otomobili yarışmasında 1967'de birincilik ödülünü almıştır.

2002 yılında çıkan ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) indirimi ile yollardaki Murat 124'ler azalmaya başlamıştır. Yani 2002 yılından sonra devlet tarafından toplatılıp hurdalığa kaldıılmaya başlanmıştır.Ne kadar toplatılsada yolarda onu görmek hala mümkün.Reklam filmleri ve sinema filmleri sayesinde bu Murat 124'e olan ilgi artmaya başlamıştır.Bu da antika otomobil sevenleri tetiklemiş ve toplum içinde "Hacı Murat" veya "Hacı Muro" diye adlandırılan otomobilleri modifiye yaparak trafiğe sürmeye başlamışlardır.

Tofas Sahin Hakkinda

Tofaş Şahin Tofaş tarafından 2001 yılına kadar üretilen italyan Fiat temelli Türk otomobilidir.Station Wagon olan modeli Kartal aynı kasaya sahip daha yüksek donanım ve renk seçenekleri içeren modeli ise Doğan olarak adlandırılır.1.6 Benzinli Karbüratörlü ve enjeksiyonlu, 1,3 karbüratörlü ve 1,4 enjeksiyonlu motor seçenekleri zaman içerisinde kullanılmıştır.

Günümüzde Holland Car firmasının Docc modeli olarak Ethiyopya da üretimine devam edilmektedir. [1]

Şahin'in şasi kalıbı 1978'lerde İtalya'daki Fiat Regata adlı araçta kullanılıyordu, bu aracın üretimi bittikten sonra Tofaş bu şasiyi satın aldı şasinin üzerinde biraz modifikasyon yaptı ve Türkiye'de Kuş Serisi olarak adlandırılan Şahin, Doğan ve Kartal olarak satışa sundu. Kuş serisinin en küçük üyesi olan Serçe , Murat 124'ün geliştirilmiş versiyonudur.

Tofas Dogan

Tofaş Doğan Tofaş tarafından 2001 yılına kadar üretilen yarı İtalyan yarı Türk otomobilidir. Station wagon olan Kartal modelinin sedanı, Şahin'in üst donanımlı modelidir. Murat 131'in devamıdır.

Doğan'ın şasi kalıbı 1978'lerde İtalya'daki Fiat Regata adlı araçta kullanılıyordu, bu aracın üretimi bittikten sonra Tofaş bu şasiyi satın aldı şasinin üzerinde biraz modifikasyon yaptı ve Türkiye'de Kuş serisi olarak bilinen Şahin, Doğan ve Kartal olarak satışa sundu. Kuş serisinin en küçük üyesi olan Serçe Murat 124'ün geliştirilmiş versiyonudur.

Tofaş Doğan'ın ilk modellerinde; elektirikli cam, far fıskiyesi gibi parçalar yoktu ama diğer modellerde bu parçalar da eklenerek otomobil daha iyi bir hale geldi. Ülkemizde üretimi bitmiş olan Doğan'nın sadece 1.6 silindirlik motor seçeneği vardır. Ucuz bir otomobil olsa da gayet uzun ömürlü ve yedek parçaları bol olarak bulunan bir araçtır. 4 değişik modeli vardır.

* Tofaş Doğan S (Süper)
* Tofaş Doğan L (Lüks)
* Tofaş Doğan SL (Süper-Lüks)
* Tofaş Doğan SLX (Süper-Lüks-Extra)

Tofas Serce

ilk arabam 90 model serçe idi. 10 ay bindim ve tek masrafım kışın marş motorunun kömürlerinin bitmesiydi ve 50 tl ye halloldu. kesinlikle parça sıkıntısı çekmezsiniz. ön arka tampon ikisi birden 25 tl.gerisini siz hesaplayın artık. vergisi diye birşey yok zaten.Alırken LPG'li olmasına dikkat edin

Ortalama Teknik Veriler
0-100Km Hızlanma Süresi: 10 sn
Maksimum Hız: 170 KM/S
Beygir Gücü: 80 BG
Araç Ağırlığı: 900 KG

Renault 12 Toros renault 12 ts (1973)

* İlan tarihi : 03/04/2008
* Ilan il : Balıkesir
* Ilan tür : 2. el
* Renk : Yeşil-koyu
* Silindir hacmi : 1.298
* Motor gücü : 70
* Yakıt türü : LPG
* Kilometre : 76.000
* Vites tipi : Düz
* Kaçinci el : 2
* Kasa tipi : Diğer
* Hasar durumu : Hasarsız
* Fiyat : 3.800 YTL
* Ilgili kisi : Cem Karakaya
* Ilgili Tel : (266) 7140087
* Ilgili Cep Tel : (536) 8268573
* Plaka : 10 NY 746

Tofaş Kartal

Çok yakıt tüketmesinin nedenleri:
1. çok eski bir motor teknolojisi
2. karbüratörlü olması
3. kasasının ağır olması
4. arkadan çekişli olması
5. üretilirken kesinlikle yakıt sarfiyanının düşünülmemesi

zaten kimse az yakar dememiştir o araba için.Alanlar lpg taktırmak için alıyorlar.

Bu araçların çok yakmasının en başta gelen sebebi motor teknolojisidir..Araç enjeksiyonlu olmasına rağmen karbüratörlü araçtan pek farklı değildir...Tek nokta enjeksiyon sistemi kullanılmaktadır ve yakıt enjeksiyonu silindir üzerine değil direk olarak emme manifolduna yapılmaktadır...Bir diğer husus aracın motoru söylendiği gibi 96 Bg değil aslında 85 BG'dir.O tarzda bir araç için 1,6 hacimde 85 Bg güç veren motor elbetteki çok yakacaktır... Aracın boş ağırlığınında 1100 Kg civarında olduğu düşünülürse beygir başına nerede ise 13 Kg ağırlık düşmektedir...Bu rakamın normalde bu ağırlıkta bir araç için Bg başına 9,5 ile 11 Kg arasında bir değer olması gerekmektedir...Ayrıca aracın rüzgar sürtünme katsayısının yüksek olması da yakıt tüketiminin fazla olmasının bir diğer nedenidir.Çünkü araç hareket edebilmek ve hareketine devam edebilmek için rüzgar direncini yenmek zorundadır..Bu direnci yenmek için ne kadar fazla güç harcanırsa o kadar fazla yakıt tüketilir...

KARTAL ŞİİR-KIBRIS ŞİVESİ
Kartal hergün makinistte
Artık 5 kuruşm kalmadı cepte
Haftasonu herkes gider gülube
Hade biz da Lefkoşa sanayiye

Yok da elektrik kessin
Motor olduğu yerde debelensin
Yan verirkan çıkar kaldırıma
Sanmam bi kız binsin buna

Basınca stopa teyp düşer kucağa
Vites topuzu kalır avcunda
80'de titremey başlar
Zaten 10 tayka sonra da hareret yapar

Herkes gırbaç biz Kağnı
Yok mu bunun bi ilacı
Yeter artık sıktı canımı
Kazın gel satalım bu arabayı

Volkswagen Golf

Golf modern dizaynı, üstün sürüş dinamiği ve yenilikçi motor teknolojisini birarada sunuyor. Kendine özgü C sütunu, güçlü arka bölüm, belirgin şekilde sportif ön bölüm ve bombeli silüet yeni ve üstün bir dinamik yapının izlerini taşıyor. Bu sayede Golf hem teknik hem de görsel olarak ilk çıkışından bu yana en büyük evrimi gerçekleştiriyor.


Ön bölüm, dinamik
Yeniden tasarlanan ön bölümün aerodinamik yapısı hava direncini minimum seviyede tutuyor. Enlemesine lineer olarak düzenlenen sinyal lambaları ile çiftli ön farlar da aracın ön görünümünü daha güçlü kılıyor. Yukarı doğru bombeli çamurluk yüzeyleri farların üst kısmında belirgin şekilde yükseliyor. Bu durum radyatör ızgarası ve gövde rengi tamponlarla birlikte tamamen dinamik bir dizayn özelliği ortaya koyuyor.



Arka bölüm, güçlü.
Arka tarafta güçlü görünüm bombeli C sütunu ile vurgulanıyor. Çift taraflı kavisli yapısı ile arka farların yarısı kusursuz biçimde ayrılarak bagaj kapağına entegre edilmiştir. Büyük arka cam iyi bir görüş sağlıyor. Golf önceki her nesilden daha atak ve dinamik.



Farlar, görmek ve görülmek.
Dış aynalardaki sinyal lambaları ile trafikteki diğer sürücülere dönmek istediğinizi kesin şekilde belirtirsiniz. Tampondaki sis farları kötü hava koşullarında daha iyi görüş sağlıyor. Arka tampon üzerinde park mesafe sensörlerine ve otomatik yanan kısa farlara ( Comfortline ) ek olarak isteğe bağlı Bi-Xenon far, far yıkama, otomatik far yükseklik ayarı alınabilmektedir.



İç mekan, keyifli ve ferah.
Kaliteyi Golf'ün her yerinde hissedebilirsiniz. Midline donanımından itibaren sunulan sportif üç kollu deri direksiyon simidi ile bu kaliteye dokunabilirsiniz. Ergonomik ön konsol da Golf'ün dikkat çekici özelliklerinden biri. Tüm kumanda elemanları ve düğmeler sezgisel olarak beklediğiniz yerde bulunuyor. Konforlu koltuklar yükseklik, ileri, geri ve eğim olarak ayarlanabilir ayrıca yan taraflardan ideal bir kavrama sağlıyor.



İç mekan, daha yüksek ve daha uzun.
Boyları 1,90 metrenin üzerindeki yolcular dahi arka koltuklarda rahatça seyahat edebilirler. Eşyalarınızı geniş hacimli bagaj bölümüne kolayca yerleştirebilirsiniz. Daha fazla yükleme alanına ihtiyaç duyarsanız, arka koltukları rahatlıkla katlayıp bagaj hacmini 350 lt den 1305 lt'ye çıkartabilirsiniz.

teknik bilgiler - Renault 19 Europa

.
1.4 RNA (HB) 1.6 RNE 1.6e RNE (HB) 1.9d RN
Motor Hacmi (cc) 1397 1565 1598 1870
Silindir Sayısı 4 4 4 4
Beygir Gücü (BG/d/d) 72/5750 80/5500 90/5000 65/4500
En Yüksek Tork (Nm)/(d/d) 112/3500 120/3500 137/4000 118/2250
Son Hız (km/s) 175 180 185 161
0-100 km/s Hızlanma (sn) 14.7 12.6 11.7 15.7
Yakıt tüketimi (100 km'de) 90 km/s hızda (litre) 5.8 5.9 5.2 4.7
120 km/s hızda (litre) - - - -
Şehir İçinde (litre) - - - -
Ağırlık (kg) 930 940 945 1030
Dingil mesafesi (mm) 2544 2544 2544 2544
Uzunluk (mm) 4248 (4162) 4248 4248 (4162) 4248
Genişlik (mm) 1696 1696 1696 1696
Yükseklik (mm) 1412 1412 1412 1412
Bagaj Hacmi (litre) 445 (341) 445 445 (341) 445
Fiyatı (TL) Renault Fiyatları
Türkiye Temsilcisi Renault-Mais Tel: (212) 264 72 80

Ford Otosan, Transit ile büyüyecek

Halen Transit ve Connect modellerini üreten Ford Otosan, 2012`de yeni Transit`in üretim merkezi olacak

Ekonomik kriz nedeniyle Ford bazı yeni model projelerini ertelemek zorunda kalmıştı. Bunlardan biri de Ford Otosan`ın Gölcük`teki fabrikasında üretilen Transit modeliydi.

YENİ TRANSİT 2012`DE

Ford`un yenilenen pikap modeli Ranger için yapılan tanıtım toplantısında açıklamalar yapan Ford Otosan Genel Müdür Başyardımcısı Nuri Otay, 2012 yılı sonunda satışa sunulacak olan yeni Transit için üretim merkezi olarak Gölcük Fabrikası`nın seçildiğini söyledi. Nuri Otay, ABD`ye ihraç edilmeye başlanan Connect üretiminin, 4 yıl içerisinde Romanya ve ABD`ye kaydırılacağını ve Gölcük Fabrikası`ndaki bantlardan sadece Transit modelinin çıkacağını açıkladı. Otay, `Gölcük Fabrikası`nda boşalan kapasiteyi, yenilenecek Transit`le dolduracağız. Kriz öncesinde yapılan projeksiyonlara göre 2015 yılında dünyada Transit pazarı 750 bin adetlik seviyeye ulaşacak. İngiltere`de sadece 35 bin adet Transit üretildiği düşünülürse, Türkiye`ye önemli görevler düşecek` dedi.

YATIRIM YAPILACAK

Transit ile ilgili yatırım kararının çıktığını, yatırım tutarı gibi detayların bu yılsonunda belli olacağını söyleyen Otay, yeni Transit`le birlikte fabrikada üretim şeklinin de değişeceğini anlattı. Transit`in Ford dünyası içinde en kârlı ürünlerinden biri olduğunu söyleyen Otay, sadece Transit üreterek daha kârlı bir şirket haline geleceklerinin altını çizdi. Yeni Transit, İngiliz ve Türk mühendislerin ortak çalışmasıyla tamamlanacak ve yeni versiyonlar da ürün gamına eklenecek.

YENİ FORD RANGER PİYASADA

Pikap pazarında 2009 yılının ilk 6 aylık verilerine göre lider durumda olan Ford Ranger`ın, yeni nesli satışa sunuldu. Arkadan itişli ve dört tekerlekten çekişli versiyonları bulunan yeni Ranger`ın Standart ve XLT donanımlarında 2.5 litre 143 HP`lik, Wildtrak versiyonundaysa 3.0 litre 156 HP`lik yeni bir dizel motor sunuluyor. Dış görünümü Ford Kinetik Tasarım felsefesinin modern çizgileri ile yenilenen Ford Ranger, dinamik ve akıcı dış görünümü ile dikkat çekiyor. Yıl sonuna kadar bin adet satılması hedeflenen yeni Ranger`in fiyatları 37 bin 780 TL`den başlıyor.

MEİLLER İNDİRİM YAPTI

Türkiye distribütörlüğü Doğuş Otomotiv tarafından yapılan Meiller, yeni kampanyası ile fiyatlarını aşağı çekti. 15 Eylül tarihine kadar geçerli olan kampanya süresince euro kuru 1.75 TL`ye sabitleniyor. Doğuş Otomotiv Meiller yetkilileri yaptıkları açıklamada, inşaat grubu araçlarda yılın ilk çeyreğinde genelde yurtdışı ihaleleri ve seçim öncesi hareketliliğin alım potansiyeli yarattığını belirtirken, ikinci çeyrekte daha çok uzun soluklu kamu ihalelerinin devam eden etapları ve yeni ihalelerin sonuçlanması nedeniyle ticari bir hareket oluştuğunun altını çizdiler

CHEVROLET KRİZDE BÜYÜDÜ

Türkiye pazarına 2004 yılında giren Chevrolet her sene istikrarlı bir şekilde bayilik teşkilatını büyütürken, satışlarını da aynı oranda yükseltmeye devam ediyor. Türkiye pazarına 23 bayilik ile giriş yapan Chevrolet`nin yetkili bayii sayısı ve servis sayısı 50`ye ulaştı.

PAZAR PAYI BÜYÜDÜ

2009 yılında Chevrolet`nin pazar payı da krize rağmen büyüdü. Ocak - Temmuz 2009 döneminde toplam araç pazarında Chevrolet`nin satışları 2008 yılının aynı dönemine göre yüzde 39 arttı ve pazar payı yüzde 2.46`ya ulaştı. Böylece Chevrolet, Türkiye`de en çok otomobil satanmarkalar sıralamasında 10`uncu marka pozisyonuna ulaştı.

YENİLİKLER SÜRECEK

Chevrolet Satış ve Pazarlama Müdürü Murat Aydın, `Son derece rekabetçi olan ve yaklaşık 45 markanın yarıştığı Türkiye pazarında 2009 yılında en fazla büyüme oranına sahip markalardan biri olmak bizim için gurur verici. Chevrolet markamız önümüzdeki 3 yıl içinde yeni model atağı ile ülkemizdeki otomobil alıcılarını daha fazla heyecanlandıracak ve daha iddialı konuma gelecektir` açıklamasını yaptı.