Dün gelen zamlarla, motorlu araç sahipleri ufak çaplı bir şok yaşadılar. Çünkü gelen zam oranı ciddi boyuttaydı. ÖTV benzinin litresinde 20 Kuruş, motorinin litresinde 15 Kuruş, LPG’nin litresinde ise 10 Kuruş arttırılmıştı. ÖTV tutarını arttıran bu zam, vergiden vergi alınan bir ülke olduğumuz için, ÖTV’li tutarın KDV’sini de arttırması nedeniyle akaryakıtın litresine daha da fazla bir tutar olarak yansıdı. Şöyle ki, benzinin litresinde ÖTV tutarına getirilen 20 Kuruşluk artış, pompaya 23 Kuruş olarak yansıdı.
Bu nedenle daha önce 2,92 TL olan 1 litre benzin artık 3,15 TL. Bu da 55 litrelik yakıt deposu bulunan bir otomobilin deposu doldurulduğunda, otomobil sahibinin cebinden 12,65 TL daha fazla çıkması anlamına geliyor.
Zaten akaryakıt pahalılığı konusunda dünya liderlerindendik. Bu zamla beraber, diğer ülkelerle arayı daha da açmış bulunuyoruz. Zammı protesto etmek için birçok sosyal paylaşım sitesinde gruplar kuruluyor. Ama bizce bu protestoyu internette değil, gerçek hayatta uygulamak gerekli. Milyonlarca araç sahibi 3-4 gün boyunca araç kullanmasa, iki yıl önce Birleşik Arap Emirlikleri’nde yaşandığı gibi Hükümet akaryakıt zammını geri çekmek durumunda kalır.
Ama Türkiye’de bu tür demokratik protestoları maalesef göremiyoruz. Göremediğimiz için de her ürüne istenildiği gibi fiyat artışı yapılabiliyor. Ve sonuçta vergisiz fiyatı 1 TL’yi çok az geçen 1 litre benzini, otomobilimize litresi 3,15 TL’den doldurmak zorunda kalıyoruz.
Akaryakıt ürünlerine gelen zam, taşımacılığın çok büyük bir bölümünün karayoluyla gerçekleştirildiği ülkemizde, çok kısa bir süre sonra tüm ürünlere yansıyacaktır. Kısacası bu zam yüzünden yakında elmadan masaya, aynadan ampule, çiçekten televizyona kadar her kalem malın fiyatının artacağını görmek için kahin olmak gerekmiyor.